Hatırlar mısınız, bilmem... İsrail’in adamı olan Sisi Mısır’da darbe yaptığında, Hürriyet gazetesi bir “Sisi portresi” yayınlamıştı. Elbette Sedat Ergin’in şefliğinde...
Sisi, çok duyarlı bir insanmış...
Doğayı çok severmiş...
Şiir yazarmış...
Karısı peçeliymiş... Vs...
Bize Sisi’yi sevdirmeye çalışan Sedat Ergin bilmiyordu ki, peçe aynı zamanda “sosyoloji”nin icbar ettiği bir aparattı... Bırakın dindarları, düpedüz “ateist” bilinenlerin karıları bile yüzlerini peçeyle kapatıyordu.
Bunları bilmeyen Sedat Ergin, “Yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanı Mursi idama mahkûm oldu” şeklinde başlıklar atmayı çok iyi biliyordu ama...
Bir tür, “Mursi sana söylüyorum, Erdoğan sen anla...” işgüzarlığı...
Peki, Mursi’yi kim öldürdü?
Sosyal medyadaki “Fetullah artığı” liberallere sorarsanız (bir kısmı “rehabilitasyon merkezi” işlevi gören internet sitelerinde yazıyor), Mursi’yi “hataları” öldürdü.
Nasıl yani?
Bizim bildiğimiz Mursi, sürekli istiskale uğrayan, parlamentosu feshedilmiş, yetkileri elinden alınmış, atama yapması bile ağır müeyyidelere bağlanmış bir Cumhurbaşkanıydı...
Elinin altında bir ordu bulunmuyordu. (Ordu Amerika’dan ve İsrail’den sufle bekliyordu.)
İstihbarat desteğinden yoksundu.
Polisi teşkilatı “karşıt barikattakilere” (Mursi’yi devirmek isteyen liberallere) servis yapıyordu.
Basın, yeni bir dönem başladığı halde, Hüsnü Mübarek döneminin refleksleriyle hareket ediyordu.
Selefiler (siyaset sahnesinde birdenbire zuhur eden Selefiler) desteğini çekmişti.
Bürokrasi sürekli “boykot” halindeydi.
Üstelik bu Mursi’den, 101 yıldır birikmiş problemleri çözmesi, ekonomiyi şahlandırması, işsizlik sorununu halletmesi, gelir dağılımını düzenlemesi, iç barışı sağlaması, dünyanın her yerinde hoşnutsuz bir görüntü sergileyen liberalleri hoşnut etmesi, “tarihsel bir imtiyazdan” gelen Mübarek yanlılarının (ve bürokratların) hukuk dışı imtiyazlarına dokunmaması (nitekim dokunamamıştır) bekleniyordu.
Bir yılını bile doldurmamış bir Cumhurbaşkanı’ndan beklenen ultra hamleler...
Bütün bu işleri, 11 ayda yapacaktı üstelik...
Darbeyle gelmiş Nasır’ın,Sedat’ın, Mübarek’in, hatta Kral Fuad’ın, Kral Faruk’un yapmadıklarının, yapamadıklarının hesabını 11 aylık seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’den sor, sonra da “Sürekli hata yapıyor... Bu şekilde başarması mümkün değil...” diyerek darbe yap...
Darbeden sonra, Türk matbuatında, “Mursi nerede hata yaptı, niçin hatalarını kabullenmiyor?” şeklinde yazılar okuduk.
Hiç utanmadılar. Ama Mursi seçilince bürokrasinin engelleyici rol oynadığına, Kıptilerin ve Mübarek yanlılarının provokasyonlarını Tahrir meydanına taşıdıklarına, gayrı memnun liberallerin bile isteye “gayrı memnun rolü” oynadıklarına hiç değinmediler.
İlginçtir...
Mursi döneminde ülkede benzin kıtlığı vardı. Darbe gelince benzin bollaştı. (Ne ilginç, değil mi?)
Mursi döneminde yine sık sık elektrikler kesilirdi.
Darbe bu işi de halletti. Ülkede artık elektrik kesintisi yok.
Mursi döneminde bazı tüketim malları karaborsaya düşmüştü.
Darbe gelince karaborsa ortadan kalktı.
Kenan Evren’in darbesi de, aynı şekilde, Türkiye’deki benzin, motorin, gaz, çay, şeker, yağ, un, makarna sıkıntısını ortadan kaldırmıştı.
Bu bilgilerin ışığında bir kez daha bakalım:
Mursi’yi kim öldürdü?
Kim olacak, on birinci Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün, “Derhal ilişki tesis edelim” dediği İsrail dostu “darbeci” Sisi öldürdü!