AK Parti, MHP ve BBP'nin oluşturduğu "Cumhur ittifakı" muhalefet üzerinde ciddi bir baskı oluşturmuş durumda. Adına "ilkeler platformu" dedikleri ve tek ilkenin Erdoğan karşıtlığı olduğu bir formül buldular. Çok belli ki "ilkeler ittifakı" denilen şey, HDP ile açıktan bir ittifakın kamuoyunca meşru görülmeyeceğinden kaynaklı bir hile. "Demokratik blok" diye bir isim de dolaşıyor ortalıkta...
Tabela var ama daha yüklenici firmalar ad yazdıramıyor!
Seçime daha epey zaman var, sistem değişikliği tüm partileri hazırlık yapmaya mecbur kılıyor. Yeni sistemin icaplarına adapte olmak ve yüzde 50+1'i yakalamanın yollarını aramak gerekiyor.
"Cumhur İttifakı" kanadında çalışmalar hem erken başladı, hem de ittifakla ilgili süreç aleni şekilde ve soruya mahal bırakmayacak netlikte cereyan etti. İttifak imkanının yasal çerçeveye kavuşturulacak olması ise gözlerin muhalefet kanadına çevrilmesine yol açtı.
16 Nisan referandumu sırasında en çok konuşulan konuydu zaten yeni sistemin partileri seçim öncesinde ittifak arayışına sevk edeceği ve bunun tabanı birbirine yakın ve ideolojik farklılıkların keskin olmadığı partiler arasında mümkün olacağı...
Nitekim AK Parti ve MHP arasındaki ittifak, 16 Nisan referandumunda görünür olmuş, iki parti evet cephesinde birleşmişti.
Aslında bugün artık seçim pusulasında ne şekilde ve hangi adla yer alacağına kadar tüm detayları netleşmiş olan ittifakın, halkın 15 Temmuz darbe girişimine karşı gösterdiği dirençle şekillendiğini söylemek de mümkün. Çünkü söz konusu ittifakın temelini FETÖ ve PKK'ya karşı tavizsiz mücadele oluşturuyor.
***
CHP'nin seçime hangi adayla, ittifakla mı yoksa tek başına mı gireceği ise henüz belli değil. Çünkü CHP açısından süreç ciddi zorluklar barındırıyor.
Nedir bu zorluklar?
Bir kere CHP'nin kendi başına oyunu yüzde 50'lere ulaştırması imkan dışı. Bu ne Kılıçdaroğlu ile ne de yeni sistemle ilgili bir durum. Kemal beyin CHP'ye genel başkan yapıldığı günlerde eşinin söylediği bir cümle anlatıyor durumu: "Türkiye'de sol, taş çatlasa yüzde 35 oy alır."
Bu zorluk ittifak arayışlarıyla aşılamaz mı? Burada da CHP'nin işini, partiler arasındaki keskin ideolojik farklılıklar ve tabanların bu ittifaka muhtemel tepkisi zorlaştırıyor.
Yani 16 Nisan referandumundaki hayırları bir blok olarak 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimine taşımanın mümkün olmadığı ortada. Çünkü referandum ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin dinamikleri birbirinden çok farklı. Referandumda hayır diyen herkesin Erdoğan'ın karşısına çıkan herhangi bir adaya da oy vereceğini düşünmek en hafif tabirle siyaset bilmezlik.
Lakin referandumunun ertesinde Kılıçdaroğlu kendini buna inandırıp hayır diyen parti ve oluşumları tek tek ziyaret ederek 2019 için erkenden hazırlığa başlamıştı. Yüzde 49,5'in kendi oyu olduğunu zannedip o gazla Ankara'dan İstanbul'a kadar da yürüdü, malum.
***
İstanbul'u emanet ettikleri Canan Kaftancıoğlu gibi isimlerin HDP'yi aratmayan çıkışlarından anlaşılacağı üzere 2019 için bir CHP-HDP iş birliği arayışı söz konusu. Ancak HDP ile ittifakı kamuoyu nezdinde meşrulaştırmak imkansız olduğundan bunu gizli kapaklı yürütüyorlar.
CHP'nin bir başka handikabı kurultaylar sürecinde ayyuka çıkan parti içi muhalefet.
Partinin bir bütün olarak kalmasına Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Kapının önüne koyarım" tehditleri ne kadar çare olur bilinmez ama hali hazırda örtülü yahut açık, muhalefet kanadında Erdoğan karşıtlığından daha sağlam bir ittifak gerekçesi bulunabilmiş değil.
Lakin bu gerekçe de şimdiye kadar girdiğimiz tüm seçimlerde Erdoğan'a kazandırdı, muhalefete kaybettirdi.
Hülasa doluya koyuyor almıyor, boşa koyuyor dolmuyor, CHP ne yapsa olmuyor.