Cumhurbaşkanlığı seçiminde yarış AK Parti açısından ilk turda seçilebilmek, muhalefet açısından ise ikinci olabilmek ve ikinci tura kalabilmek için geçiyor.
Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ile Meral Akşener birinci değil ikinci olabilmek için yarışıyorlar.
Aslında CHP’nin geçen 12 seçimde birinci parti olmak ve iktidara gelebilmek gibi bir hedefi hiç olmadı. Bunu istemediklerinden değil, bunu mümkün görmediklerinden dolayı hep ikincilik yarışı içinde oldular.
CHP, ana muhalefet pozisyonunu korumayı, genel başkanları ise biraz daha oyunu artırabilmeyi bir başarı olarak gördü. Bundan dolayı da hiçbir CHP genel başkanı ‘seçimden birinci çıkamazsam görevi bırakırım’ gibi bir taahhütte bulunamadı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde de CHP’nin durumu farklı değil. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu eğer seçimden bir umudu olsa kendisi aday olurdu. Ne kendisini halktan en fazla oyu alabilecek CHP’li olarak gördü, ne de CHP adayının seçimi kazanabileceğine inandı.
Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’yi öne sürmesi iktidar olabilmek gibi bir hesaba değil, parti içi politik hesaplara dayanıyor.
Kılıçdaroğlu’nun hesabı, İnce’nin ilk turda CHP’nin oylarından daha az oy alarak çıtayı aşağıya düşürmesi...
İnce’nin hesabı ise ikinci tura kalıp CHP oyunun üzerinde bir oy alarak partiyi daha ileri taşıyabilecek isim olarak kendisini konumlandırmak.
Yani ikisi de Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden parti içi bir meseleyi görmeye çalışıyor.
Akşener ise kendisini ‘baş aday’ olarak konumlandırıp, en azından partisini CHP ile yarışır hale getirmeye çalışıyor.
MHP ile rekabetle başlayıp CHP ile rekabet eder hale gelmeye çalışan Akşener’in iddialı söylemleri, İnce’nin CHP sahasını alçak uçuşa kapatmasıyla havada kalmaya başladı.
Akşener MHP muhalifleriyle kendisine bir zemin bulsa ve CHP’nin mutsuzlarıyla biraz yelkenlerini şişirse de büyük iddiaları gerçekleştirebilecek durumda değil. Partilerden geçişler memnuniyetsiz oylarla bir noktaya varıp sınırlarına ulaşmış durumda. Bu yüzden ittifakların oyları doğal mecralarına oturmuş görünüyor.
Kanaatimce, bundan sonra Akşener ile İnce’nin performansları birbiri arasında oy kaymalarından öte bir yere varamaz.
CHP’nin klasik pozisyonu iktidar değil ana muhalefet olabilme mücadelesi vermektir. Akşener iddialı söylemlerle bu pozisyona göz dikmiş görünse de İnce partisinin pozisyonunu konsolide etme gayreti içinde…
Tüm bu yarış içinde gerçek iddia sahibi olan, ilk turda seçilmek gibi bir hedefle ve inançla yoluna devam eden parti AK Parti’dir.
AK Parti, MHP ve BBP’nin de desteğiyle Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın seçilmesi için özgüven içinde çalışmalarını sürdürüyor.
Erdoğan bir yandan önemli bölgesel gelişmelerin yaşandığı bir konjonktürde devlet meselelerini yakından takip edip, yoğun bir çalışma yürütüyor, diğer yandan ise üst kurul çalışmalarıyla milletvekili aday listelerine hazırlanıyor.
Erdoğan, Güçlü Meclis-Güçlü Hükümet anlayışıyla Meclis grubuyla Cumhurbaşkanı arasındaki ilişkinin ne kadar önemli olacağına vurgu yapıyor.
Cumhurbaşkanını doğrudan halk seçse ve Cumhurbaşkanı Meclis güvenoylaması olmadan hükümeti kurabilse de Meclis grubunun desteği hem Cumhurbaşkanının elini güçlendirecektir, hem de yeni hükümet sisteminin inşa sürecinde önemli bir etki yapacaktır.