Referandum bitti lakin muhalifler hezimet sarsıntısından henüz kurtulamadılar. YSK’ya itiraz ettiler. Olmazsa AYM’ye gideceklermiş, oradan da netice alamazlarsa AİHM’e müracaat edeceklermiş.
Milli ve uluslararası mahkemelere gitmek de meşru haklarıdır.
***
YSK itirazı reddetti.
Çünkü seçmenden kaynaklan bir kusur yoktur. Kusur sandık kurullarının kusurudur. Herhangi bir sahtelik tespit edilmedikçe sandık kurulunun kusuru sebebiyle seçmenin seçme hakkı ihlal edilemez.
Seçme hakkı anayasal bir haktır.
Anayasal bir hakkanuni bir düzenleme sebebiyleyok sayılamaz.
***
AYM’yeyapılacak itiraz da reddedilecektir. Çünkü Anayasa YSK kararlarının temyiz edilemeyeceğini amirdir.
AİHM de reddedecektirçünkü orası insan hakları mahkemesidir. Mühür hakları mahkemesi değil. Adil olursa,YSK’nın bir insan olan seçmenin hakkını koruyan kararına şapka çıkaracaktır.
Yani muhalefet oturup sonuçlardan ders çıkarması gerekirken kimin değirmenine su taşıdığı belli olmayan bir uğraş içindedir maalesef..
***
İçerde ve dışarıda kimi muhaliflerin üzülüyor olmasına rağmen Türkiye dostlarının sevinçleri ve tebriklerinin ardı arkası kesilmiyor.
Resmi tebrikleri kastetmiyorum. Ümmetin tebrikleri.
16 Nisan akşamı Mekke-i Mükerreme’den arayan bir Arap dostum sevinçten uçuyordu. İslam aleminden de tebriklerin ardı arkası kesilmedi, hâlâ devam ediyor.
Katıldığım bir TV programında Gazze’den bağlanan bir gazeteci, “Bu zaferi ümmetin zaferi olarak görüyoruz” derken dünya Müslümanlarının duygularına tercüman oluyordu.
***
18 Nisan Salıgünü İstanbul’da Arap gazetecilerin bir toplantısına katıldım.
Şarkiyat Araştırmaları Merkezi Müdürü Muhammed Zahid Gülbeyin öncülük ettiği “Türkiye’deki Arap Gazeteciler Evi” (TAGE) isimli derneğin kuruluş toplantısıydı.
Özellikle Arap Baharı’ndansonra Türkiye özgür Arap basınının merkezi haline geldi.
Televizyon kanalı,radyo, gazete, dergi, internet sitesi, haber ajansı ve teknik hizmet veren Arap şirketlerinin sayısını bilmiyoruz.
Çoğunluğuİstanbul’da olmak üzere Türkiye’de iki bin civarında Arap gazetecinin faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor.
***
TAGEtoplantısına genel yayın yönetmeni, müdür ve idareci pozisyonunda 80 civarında şahsiyet katıldı.
Türkiye’de çalışma haklarından resmi toplantılara katılma zorluklarına kadar bir yığın mesleki problem gündeme getirildi.
Kendilerini ilgilendiren teklifleri burada yazmanın bir faydası yok ama Türk yöneticileri ilgilendiren bir iki tespiti zikretmemiz gerekir.
***
Arapça yayın yapan Türk basınının başarısızlığına parmak basılması önemliydi.
Türkler tarafından Arapça yayın yapan kimi televizyon ve internet siteleri var. Na ehil ellerde olduğu için beklenen etkiyi gösteremediğini biz biliyorduk ama bunu Arap gazetecilerden duymamız tabiatıyla düşündürücü olmuştur.
İkinci önemli tespit ise Türkiye’den yayın yapan Arap basın kuruluşlarının resmi işlemler meselesi. Yabancı basın kuruluşlarıyla ilgili yasa bulunmaması sebebiyle ruhsattan çalışma şartlarına kadar bir yığın problemden bahsedildi.
***
Basından sorumlu olduğu için özellikle Numan Kurtulmuş beyin bu iki hususa eğilmesi Türkiye’yi umut kapısı olarak gören mazlumlar açından önemlidir diye düşünüyorum.
Konuşmacılardan Muhammed Cemal isimli gazetecinin şu tespiti ise Türkiye’nin neden umut kapısı olduğunu göstermesi açısından önem arz ediyor. Dedi ki: "Türkiye’de çalışan biz Arap gazeteciler birbirimizi tanımıyoruz ama tek ortak noktamız, mesleğimizi tam bir özürlük içinde yapıyor olmamızdır. Bu özgürlüğü kendi ülkelerimizde bulamadık.”