Muhalif kesim, bu kez de, Başkan Erdoğan’ın, “İnanıyorum ki Berat daha seri derleyip toparlayacak” ifadesine sardırmış durumda.
Dalga geçiyorlar...
Hayır, Erdoğan’la değil, “Berat” vurgulamasıyla...
Ekonominin başına getirilmiş bir kişinin, “Berat” denilerek istihfaf konusu yapıldığını, bu şekilde muamele gören birinin ekonomiyi nasıl derleyip toparlayacağını yazıp duruyorlar. Sanki Berat Albayrak’ın hukukunu gözetiyorlarmış gibi...
Diyorlar ki, “Nasıl toparlayacak? Damat olmak, Berat diye anılmak bir liyakat mi ki, ekonomi ona teslim ediliyor?”
Bu mudur yani?
Bir kişiyi (bir Bakanı) ön ismiyle andığınızda, onu “istihfaf öznesi” haline mi getirmiş oluyorsunuz? Ayrıca, liyakat “uçucu” bir şey mi ki, “damat” sıfatı taşıyan ya da istihfaf öznesi yapıldığı düşünülen kişi o özelliğini yitirsin?
Demek ki “damat” olmasaydı ya da “Berat” diye anılmasaydı, Berat Albayrak’ın liyakatini tartışmayacaktınız? O özelliği uçmayacaktı, yerli yerinde duracaktı!
Öyle mi?
Liyakatin hangi durumlarda uçtuğunu bilmem ama “uçucu” işleri kendinize soracaksınız... Hani, “uçan mühür” yapıldığını, özellikle CHP’ye verilen oyların uçtuğunu iddia etmiştiniz. Aklı başında bilinen gazeteciler de balıklama atlamışlardı bu saçmalığın üzerine.
Hayır, “damat” toparlayamazmış...
Enerji işini toparlamış, elektrik kesintilerini neredeyse sıfıra indirmiş, görev yaptığı dönemde “yüzyıllık enerji projelerine” imza atmış ve hakkında en ufak bir eleştiri bulunmayan Berat Albayrak için söyleniyor bunlar.
Enerji işini toparladığında da damattı, ama toparlamıştı.
Damat olduğu için değil, çalışkan ve işinin ehli bir Bakan olduğu için toparlamıştı.
Peki, Berat Albayrak’la ilgili itirazlar nereden kaynaklanıyor?
Erdoğan, kabineyi açıklamadan önce, ortada “piyasanın beklentileri” şeklinde cümleler dolaşıyordu.
Bakan-toto oynayan birçok gazeteci, ekonominin başına getirilecek kişinin, “piyasanın beklentilerine” uygun bir isim olacağını iddia ediyordu.
Hatta bazıları isim de veriyordu; “Ali Babacan olabilir... Mehmet Şimşek de olabilir.”
Kabine açıklanınca, bazılarında derin bir “hayal kırıklığı” oluştu.
Hayal kırıklığı oluşur da, kredi derecelendirme kuruluşları ve özellikle Bloomberg kanalı durumdan vazife çıkarmaz mı?
Bloomberg’in spekülatif haberlerinden sonra, 5.50’lere kadar gerilemiş dolar birden 5.90’lara fırladı.
Bloomberg, Berat Albayrak üzerinden Hazine’nin Beştepe’ye bağlanacağını iddia etti. Çok çirkin yayınlar yaptı.
Kredi derecelendirme kuruluşları, yeni eklemelerle, bu iddiayı detaylandırdı..
Mesela Moody's şöyle bir açıklama yaptı: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı değişiklikler Merkez Bankası'nın bağımsızlığı önünde daha fazla zorluklara neden olacak gibi görünüyor.”
FETÖ’nün botları boş durur mu?
Onlar da, fırsattan istifade, Başkan Erdoğan’ın “İnanıyorum ki bu süreçte sadece kamu bankaları değil, özel bankalar da elini taşın altına koyacak” açıklamasını, “özel bankalara el konulacak” diye tercüme ederek dolaşıma sürdüler.
Etkili de oldular.
Demek ki bütün mesele, ekonomi yönetiminin “yerli” bir “el”e teslim edilmiş olması...
Bu bir “mesele” midir?
Türkiye’nin kalkınmasını ve bağımsız karar alan bir ülke haline gelmesini istemeyenler için “ciddi bir mesele”dir!