Türkiye, 15 Temmuz 2016’da emperyalizme karşı kazandığı zaferi, 24 Haziran 2018’de “vesayet rejimini bir daha geri dönmemek üzere tarihe gömerek” taçlandırdı. Milletin bilge kimliği, izlenen anti-emperyalist rotadan taviz vermedi, vesayet güçlerini püskürterek “milli demokratik devrimin” büyük bir cephe kazanmasına yol açtı.
Bu, neo-liberal küresel vesayetin koltukları altında bir demokrasi arayışı değildir, milletin seçim sandığında yazdığı destan, Gazi Mustafa Kemal’in 1919’da başlattığı o büyük yürüyüşün yeniden rotasına girdiğini “milli demokrasinin tam bağımsızlık ülküsü zemininde” yaşama geçtiğini gösteriyor.
Bu topraklarda, Soros’un çocukları değil, Kuvvacı dedelerin kararlı torunları gerçek demokrasinin öyküsünü yazıyor!..
15 Temmuz-24 Haziran hattını ileride tarihçiler, milletin mahkum edildiği 70 yıllık emperyalist/vesayet rejiminden kurtuluşunun ve dünyanın mazlum uluslarının önüne bir kez daha onurlu yaşamın taşlarını döşemesinin mücadelesi olarak yazacak…
Emperyalizm işte bundan korkuyordu ama korkunun ecele faydası yok…
Emperyalizm Gazi Mustafa Kemal’in 20’nci yüzyılın başında tüm sömürge kurbanlarına ışık tutan zaferinin bugün, 21’inci yüzyılın bu kırılma noktasında yeniden ete kemiğe bürünmesini durdurmaya çalışıyordu, millet verdi cevaplarını...
Hayır, OHAL kalkmamalı
Bütün bu süreçte, Amerikan emperyalizminin 1 Dolar’lık paralı uşakları FETÖ’cülerin muhalefet güçlerine açık destek verdiklerini gördük, bu, muhalefet partilerine oy veren halkın değil, bizzat, muhalefet partilerinin lider kadrolarının yüz karası bir durumdur...
Özellikle CHP tabanının artık, FETÖ ve PKK ile iş pişiren, emperyalizmin proje örgütlerinden medet uman, Gazi’nin mirasına açıkça ihanet eden bu kadrodan kurtulması, milli, “gerçek Atatürkçü” bir siyasi hareketin tekrar CHP’ye hakim olmasının yolunu zorlaması gerekiyor.
Seçimden önce bir dostumdan gelen mesajı kenara yazmışım, şöyle diyor: AK Parti’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmeyebilirsiniz, ona olan düşmanlığınız sizi, terörist yanlısı yapıyorsa bu sizi, “muhalif” değil, “şerefsiz” yapar.
CHP seçmeni, en az AK Parti ve MHP seçmeni kadar şerefli, tarihine ve devletine saygılı, vatansever insanlardır, parti yöneticilerinin FETÖ-PKK hattındaki tercihlerini artık görmezden gelemezler.
Seçim sürecinde, muhalefet partilerinin yönetim kadrolarının terörizme dönük çıkarcı yaklaşımlarının özellikle yurtdışındaki kaçak FETÖ’cü hainlerin cesaretlenmesine, işi memleketi için fikir üreten anti-emperyalist milli aydınları, sivil-asker bürokratları tehdide kadar vardırdıklarını gördük...
Erdoğan, seçim öncesi, OHAL’in 19 Temmuz’da kalkabileceğini işaret etmişti, hayır!.. OHAL millete değil, devletin içindeki FETÖ’cülere karşı ilan edilmiştir, FETÖ bitti mi ki, OHAL’i kaldıracağız?..
Bu ülkedeki kripto FETÖ unsurların tamamı temizlenene, yurtdışındaki kaçakların tamamı da buraya gelene kadar OHAL yerinde kalmalıdır...
Önümüzdeki 10 yıl önemli
Anti-emperyalist mücadeleyi milli ve güçlü demokrasiyle güçlendirdiğimiz bu dönemde, önümüzdeki 10 yılı çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Ekonomiyi en az üçe katlamamız, adalet sisteminde reformu tamamlamamız, sosyal adalet reform programını da derhal devreye sokmamız gerekecek…
Zenginleştiğimiz kadar adil olduğumuz bir döneme ihtiyacımız var.
Artık, önümüze bakmanın ve yalnız gelecek için projeler üretmenin, geleceği tartışmanın zamanıdır.