15 Temmuz darbe teşebbüsünün akim kalması, sadece darbecinin FETÖ olmasından kaynaklanmıyor. Milletimizin ortaya koyduğu direniş darbeye karşı bir duyarlılığı yansıtmaktadır. Bir darbe girişimi ilk defa püskürtülmüş ve sonuçsuz bırakılmıştır. FETÖ’nün hain yüzünün zaman içerisinde anlaşılması, kirli planlarının deşifre olması, toplumun farklı kesimlerine kurduğu kumpasların ortaya çıkması ve FETÖ’nün habis yapısı konusunda bir farkındalık oluşması elbette bu direnişte pay sahibidir.
Milletimiz FETÖ’ye dur dediği gibi her türlü darbeci anlayışa da dur demiştir.
FETÖ yanlış bir hesap yapmış, eski Türkiye’nin kodlarıyla yeni Türkiye’de hâkimiyet kurmaya çalışmıştır. ‘Askeriyle, polisiyle, yargısıyla, medyasıyla daha öncekiler nasıl darbe yapıp vesayet düzeni kurdularsa, o kurumları ele geçirir ben de aynısı yaparım’ diye düşünmüştür. Kırk yıllık sinsi plan devlet aygıtını ele geçirip öncekilerin yaptığını yapmaktı. Darbe geleneği üzerinden ülkeyi yönetme sevdası üzerine kurgulanan bir örgüt mantığı milletin darbeci anlayışa dur demesiyle çökmüş oldu.
Eski Türkiye’de devlet ana aktördü. Yeni Türkiye’de ise millet ana aktör. Bu yüzden devlet aygıtını ele geçirmek hâkimiyet getirmiyor, milletin desteğini almak, demokrasi ve hukuk içinde kalarak hareket etmek netice veriyor. Devlet aygıtı, millete rağmen, milletin üzerinde, millete hükmeden kıymeti kendinden menkul bir araç değil; milletin iradesine, milletin yücelttiği değerlere, hukuka ve demokrasiye göre şekillendiği oranda etkinlik sahibi…
FETÖ devleti ele geçirir 80 milyonu esaret altına alırım diye düşündü ve kaybetti.
Bundan sonra milleti hesaba katmayan, darbelerle devlet aygıtını kontrol edip millete boyunduruk takmak isteyen her aktör, her anlayış kaybetmeye mahkûmdur. Bu, böyle bilinmelidir.
15 Temmuz’un yıldönümü vesilesiyle iyi anlaşılması gereken husus, artık kim tarafından yapılırsa yapılsın darbeci anlayışın netice alamayacağıdır. Artık milletimiz darbeye kalkışan hainlere hak ettiği cevabı en kararlı şekilde verecektir. Bu aralar kimileri sivil halka kurşun yağdırıp insanları katleden darbecilere ana kuzusu muamelesi yapma pişkinliği gösteriyorlar. Bunlar FETÖ’nün kuzularıdır ve bu canavarların katlettikleri milletin evlatlarıdır. Sivil, silahsız halka kurşun ve bomba yağdırmak, insaniyetten sukut etmiş canavarların yapabileceği bir alçaklıktır. Örgüt hâkimiyeti kurmak ve küresel güçlerin hain planlarını gerçekleştirmek için kendi halkına kurşun sıkan bu alçakların yaptıklarını kimse küçülterek önemsizleştiremez.
Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz gecesi yaptığı çağrı çok iyi anlaşılmalıdır. Cumhurbaşkanımız sadece halka çağrı yaparak büyük bir sivil direniş başlatıp darbeyi püskürtmemiştir. Aynı zamanda sağduyu ve aklıselimle bir kaos oluşmasını önlemiş, direnişin demokratik çerçevede kalmasını sağlamıştır. Halkımız darbeyi önlemiş, hesap sorma işini devlete bırakmıştır.
Darbeye bilmeden alet olan, kandırılan, farklı gerekçelerle sokağa sürülen askerlere karşı milletimiz güzellikle ikna etmeye çalışan bir tavır sergilemiştir. Önüne geleni yakıp yıkan tanklar insan seli tarafından engellenmiş, milletimiz insan kalkanı oluşturarak darbecilere geçit vermemiştir. Görevi hukuksuzluğa engellemek olan güvenlik birimlerimiz darbecilerle çatışmış ve birçoğunu etkisiz hale getirmiştir. Kahramanlık destanı yazan halkımız linç kültürüyle hareket etmemiş, demokratik ve olgun bir duruş ortaya koymuştur.
Cumhurbaşkanımız halkı meydanlara davet ederken son dereceölçülü bir dil kullanmış tahrik eden, hedef gösteren bir söylemde bulunmamıştır. Böylece kanlı ve kirli bir darbe girişimi son derece demokratik ve örnek gösterilebilecek bir sivil direnişle boşa çıkarılmıştır.
15 Temmuz’dan önce FETÖ konusunda oluşan duyarlılık ve farkındalık artık tüm darbecilere karşı oluşmuş ve bir toplumsal bilince erişmiştir.
Darbeci işbirlikçilerden medet uman küresel güç odakları şunu iyi anlamalı: Aziz milletimizi dize getiremezler.