CHP'nin çatı aday bulma gayretleri öyle komik bir hal aldı ve o denli çıkmaza girdi ki yandaşı yazarlar "CHP ilk kez gündem belirliyor" diyerek kendilerine teselli vermeye başladı.
Memlekette çok partili hayata geçişten sonraki en önemli seçim yapılacak CHP'liler kendilerini aday bulma muhabbetine ne güzel gündem oluyoruz diye avutuyor.
Durumun ne kadar kötü olduğunu varın siz düşünün.
"CHP adayını ne zaman açıklayacağını açıkladı" diye son dakika haberi geçiyor. Milletin merakı kim acaba o 'bahtsız' diye. CHP'liler de seçimi kimin kazanacağıyla ilgili değil artık. Kılıçdaroğlu'ndan sonra CHP'nin başına kimin geçeceğine odaklanmış durumdalar.
Kemal bey ise delegeleri bağlayarak koltuğu sağlama almış gibi duruyor ama tabandan gelen tepkinin bir meşruiyet krizine yol açtığının o da farkında.
Şu dakikadan sonra kimi aday gösterse önünde sıkıntılı bir süreç var. Parti içinden olup oyunu artırırsa Kemal beyin koltuk kesin sallantıda.
Dışarıdan biri için ısrar etmesinin sebebi de bu. Gelen oy CHP'nin mutat oyundan fazla olursa şayet diyecekti ki "Diğer partiler de oy verdi o yüzden beni geçti."
Aday olursa vekil olamayacağından, Kılıçdaroğlu kendisinden kurtulmak isteyenlerin birinci tercihi.
Müstakbel adaylarla ilgili anket sonuçları ise içler acısı. Düşünebiliyor musunuz, CHP'nin adayı hangisi olsun sorusuna en çok "Abdüllatif Şener" cevabı veriliyor. O da yüzde 50'nin dahi çok altında. Yani CHP seçmeni adı geçen adaylardan hiçbirine sıcak bakmıyor.
AK Parti eskilerinden aday gösterme çabasının trajikliğini başka bir yazıda tartışırız. Ama şu kadarını söyleyelim, bu tip isimlerle muhafazakar seçmenden oy alabileceğini zannetmek bir kere Erdoğan'ın seçmen için bir siyasi parti genel başkanı olmanın ötesinde anlam ifade ettiğini fark edememekten kaynaklanıyor. Oysa Erdoğan'ın karşısına çıkan kişiye muhafazakar seçmen "2012'den bu yana yedi düvel toplanmış bu adamı devirmeye çalışıyor, şimdi de seni mi buldular" diye bakıyor.
Abdullah Gül'ün vakitsiz açısının ve hızla soluşunun sebebi de bu işte.
***
Yarın saat 10'da açıklayacakmış CHP Cumhurbaşkanı adayını.
Aday işinin gazozu zaten kaçtı, şimdi gündem Meclis ittifakı.
Referandumda "Cumhurbaşkanı hem yürütmenin hem yasamanın başı olacak" diyerek "yeni sistemin ne kadar antidemokratik olduğunu" savunanlar şimdilerde sistemin imkanlarını kullanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'te elini zayıflatabilmenin hesabını yapıyor.
Hani 7 Haziran'da "Yeter ki Erdoğan olmasın, biz MHP ile de hükümet kurarız" demişti ya HDP, şimdi de benzer bir formül üzerinde çalışıyorlar.
SP, İP, CHP, DP Meclis ittifakı yapacak, HDP ise CHP ile aday alışverişi yaparak iliştirilecek ittifaka. Seçmen farketmesin ama bilmesi gerekenler bilsin!
Hedefleri; tek başına Meclis'e girme imkanı olmayan ya da zayıf olan partileri de Meclis'e taşıyıp AK Parti'nin sandalye sayısını düşürmek.
***
Ne siyasetten anlıyorlar ne sosyoloji biliyorlar. Toplama çıkarmaları bile zayıf. Saadet Partisi'nin hele de şu son yaşananlardan sonra sadece partideki 'ak saçlılar', taşınmaz mallar, demirbaşlar ve tabeladan ibaret kaldığını göremiyorlar.
İP'in CHP'yi tırtıklamanın çok ötesinde lokma lokma yediğini de.
Neyse ki zaman kısa. 52 gün kaldı şunun şurasında.
Cumhurbaşkanlığı sistemi tabanda ittifak kurmayı gerektiriyor. Bunlarınki ise sandıktan dönecek, yarını olmayan bir ittifak.
Dahası milleti aptal yerine koyanların ittifakı.