“Ben Cumhurbaşkanı olacağım” iddiasıyla yarışa girip meydan okuduğu rakibinden yedi buçuk kat daha az oy alan ve hatta alelacele kurduğu partisinin oyunun bile gerisinde kalan İP Genel Başkanı Meral Akşener’in “siyasi mahareti”ni kayda geçirmek gerek.
Dağılan partisini derli topluymuş gibi; kurucu üyeleri bile itimat etmezken Türkiye’nin en güvenilir partisi İP’miş gibi sunabilme becerisine sahip Akşener.
Hatırlayın. 24 Haziran’dan iki gün sonra, yaşanan büyük hezimetin hala hazmedilemediğini gösteren bir yüz ifadesiyle kameraların karşısına geçtiğinde, şunu söyleyebilmişti mesela Meral Hanım: “Türkiye siyasetindeki merkez parti boşluğunu biz dolduruyoruz!”
İttifak katkısına rağmen baraj altında kalan oylarıyla iddia edebilmişti bunu. Üstelik seçimlere giderken başlayan ufalanma süreci, seçimlerden sonra çığa dönüşürken de sürdürdü bu yalancı kibri.
İddia sürdü ama olaylar hiç de öyle gelişmedi. Daha beş altı ay önceki hadiseler neticede bunlar.
Nitekim seçimlerden kısa süre sonra kurduğu ve iri laflar ettiği İP’ten ve görevinden vazgeçtiğini açıklamış, partililer evinin önünde yatıp ağlaştığı için yalvar yakar geri dönmüştü “merkezi” Meral Hanım.
***
İttifak görüşmelerindeki iddiasına ve grup kürsüsündeki esmeli gürlemeli hitabına rağmen partisinin kurumsal kimliğini ve teşkilat birliğini, partililerin partiye ve Genel Başkana inancını tesis edebilmiş görünmüyor Akşener.
Partinin kurucu üyelerinden, il teşkilat yetkililerinden sonra milletvekilleri de birer ikişer terk ediyor İP’i. Son olarak Manisa milletvekili Tamer Akkal istifa etti İP’ten. Gerekçesi bir anlamda İP’teki kimliksizlikti.
Zira Akşener başkanlığındaki Genel Merkez’in HDP ile örtülü ittifaka girmesine ve ülkücüleri idamla yargılayıp işkence eden bir babanın oğlu olmaktan gurur duyduğunu belirten CHP adayına (Tunç Soyer) destek vermesineydi itirazı. Ülkücülerin oyunun manipüle, duygularının istismar edilmesineydi yani.
***
Çok parçalı, alacalı, duruma göre değişen bir kimliği var İP’in. Tam olarak ne olduğu, ne olmadığı ve neden siyaset yaptığı anlaşılamıyor.
Daha Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ın 16 Nisan 2016’da söylediklerini bile açıklığa kavuşturamamış, tevil edememiş, temize çekememiş vaziyette İP Genel Merkezi. Şöyle diyordu Koray Aydın, Akşener ve Akşener’in kurmaya çalıştığı siyasi parti hakkında: “Cemaatin (FETÖ’nün) Akşener’i desteklediği kesindir. Miting ve organizasyonlarını Gülenciler tertip ediyor çünkü”.
Yine de girişte bahsettiğim bir başarısı var Meral Hanım’ın. İP her partiye karşı farklı bir işlev yüklenerek ve her ilde farklı bir siyasi taktik uygulayarak Millet İttifakının maymuncuğu olmayı başarmış görünüyor. Her duruma uyan, her kapıyı aralayan bir aparat gibi.
***
CHP, HDP ile işbirliği yapıyor, İP de o birlikteliğin sessiz parçası… Ama kamuoyunda tartışmalar, tabanda itirazlar bitmiyor mu? Hemen “Türk milliyetçisi” ucu açılıyor maymuncuğun.
Kandil’deki terör baronlarının CHP aşkı ve HDP ile ittifak yapın çağrısı ayyuka mı çıktı? (14 Kasım 2018 tarihli yazım: Kandilin çağrıları cevap buluyor: CHP-HDP birlikteliğine doğru) CHP hop İP’i kanıt gösteriyor. Dindar ya da seküler milliyetçilerden destek gördüğü iddiasıyla, ittifakın maskeli adaylarını kamufle ediveriyor İP.
AK Parti’nin güçlü olduğu yerde AK Parti’den daha demokrat, daha dindar-muhafazakar ve halka yakın olduğunu söylüyor Akşener’in işlevseli.
MHP’nin güçlü olduğu yerde ise MHP’den daha milliyetçi olduğunu, esas ülkücülüğün kendi uhdesinde bulunduğunu…
İttifak olarak HDP oyuna ihtiyaç olduğunda PKK terörüne karşı ölümcül bir suskunluk içinde.
CHP oyuna ihtiyaç olduğu yerlerde ise ülkücülerin ahının üstüne yatıp aday kişiye arka çıkmakta atak.
Her duruma uyuyor. Her yola geliyor. Takiye de diyebilirsiniz siz bu beceriye, ilkesizliği kimlik edinme de… Seçmen karar verecek elbet, kapısını aralayanın çilingir mi, hırsız mı olduğuna.