Seçim bitti kavga bitmedi. Her seçim sonrasında olduğu gibi hem partiler arasında hem de partiler içinde yeni tartışmalar baş gösterdi.
Partiler içindeki tartışmalar daha ziyade partilileri ilgilendirdiği için önemli olmakla birlikte partiler arasındaki tartışmalar kadar geneli etkileyici boyutta değil.
Şimdilik medyaya malzeme boyutunda.
***
Seçim sonrasında tartışmadan öte, kimi endişe ve kuşkulara sebep olan açıklama ve ifadeler düştü gündeme.
MHP genel başkan yardımcısının o garip açıklaması ve bir mahkûmun Devlet Bey üzerinden cumhurbaşkanını tehdit eden mektubu özellikle AK Parti tabanına ‘Ne oluyoruz’ dedirtti.
Gerçi MHP lideri o garip açıklamayı yapan yardımcısını anında görevden alarak bu endişe ve kuşkuları izale etme istikametinde önemli bir adım attı, ancak bununla beraber‘MHP iktidara ortak mı oluyor?’ sorusu canlılığını korudu/koruyor.
***
Önce şunun altını kalın çizgilerle çizmemiz gerekir ki yeni sistemde iktidar, cumhurbaşkanının yetkisi dâhilindedir.
Yeni sistemde sert kuvvetler ayrılığı esas olduğu için icra erkinin parlamento ile ilişkisi en alt düzeydedir. Dolayısıyla kabine hiç tanınmayan bilinmeyen siyasi çizgisi bile belli olmayan şahsiyetlerden oluşabilir.
Önce buna hazır olmalıyız.
Sürpriz isimlere bakanlık verilebilir. Bu tamamen cumhurbaşkanının yetkisi dâhilindedir.
***
Peki MHP’li birilerine bakanlık verilebilir mi?
Seçimdeki desteği göz önünde bulundurulursa -bence verilmemeli ama verilirse- sürpriz olmaz. Tamamen cumhurbaşkanının takdirindedir.
Ancak özellikle görevden alınan MHP genel başkan yardımcısının o açıklamasından sonra cumhurbaşkanının MHP vesayeti altında olduğu izlenimi bırakacak bir tasarruftan kaçınacağını tahmin ediyorum.
***
Evet MHP’nin desteği inkar edilemez. Devlet Bey'in milli meselelerde özellikle terörle (PKK, FETÖ) mücadelede iktidara verdiği destek önemlidir.
Gerek 16 Nisan’da gerekse 24 Haziran’da verdiği katkı da küçümsenemez.
Ancak bu destek cumhurbaşkanına ‘Seni biz seçtirdik’ dedirtemez.
Unutulmamalıdır ki cumhurbaşkanı 2014’te MHP’ye rağmen yüzde 52 ile seçilmiştir!
Zaten Devlet Bey'in yıldırım hızıyla yaptığı müdahale ‘Biz seçtirdik biz ne dersek o’ anlayışının yanlış olduğunu göstermiştir.
***
Cumhur İttifakı’nın YSK’ya verilen protokolünde bu ittifakın uzun soluklu olduğu özellikle başkanlık sisteminin yerleşmesi, terörle mücadele ve güçlü Türkiye’nin inşası hususunda dayanışmanın devam edeceğini açıkça belirtiyordu.
Bu dayanışmanın elbette ki bir karşılığı olacaktır.
Bunu iktidara ortaklık olarak değil ama makul teklif ve taleplerin kabulü olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
***
Hatta sadece MHP’nin değil diğer muhalefet partilerinin makul tekliflerinin de cumhurbaşkanı tarafından değerlendirilerek hayata geçirilmesinin isabetli olacağı kanaatindeyim.
Elbette ki müttefik olarak MHP’nin teklifleri ve taleplerine öncelik verilmelidir.
Bunu siyasi mesele haline getirmemek ve de vesayet olarak değerlendirmemek gerekir.
Bu yaklaşım ne iktidara ortaklık ne de vesayet olarak yorumlanmamalıdır diye düşünüyorum.
Çünkü benim tanıdığım Recep Tayyip Erdoğan hiçbir vesayete eyvallah demez!