Gül/Babacan ve Davutoğlu’nun kuracakları partilere açıktan destek veren üç yazar (biri AK Parti milletvekilliği yaptı) birkaç gündür aynı konuyu işliyor. Dedikleri özetle şunlar:
“İktidarda AK Parti var, ama siyasi hayatımızda esas güç o değil… ‘Cumhur ittifakı’ yalnız ismiyle değil bütün içeriğiyle MHP’nin eseridir.
“AK Parti’nin birlik ve dirliğini kaybetmesine yol açabilecek son gelişmelerin altında, MHP ile ittifakın zorladığı eksen kayması yatıyor.” (Fehmi Koru)
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin gerçek sahibinden söz ediyorum. MHP iktidar ortağı gibi bir statüyü kullanıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden ‘AK Parti’ye format atma’ gibi bir ‘Akıl’ mı Bahçeli’yi bu role soyunduruyor?
“Bahçeli’nin diline bakın. Nasıl bir hâkim dil o! Nasıl bir tahakküm dili. Dışlayıcı, yargılayıcı, hain damgasını eline alıp önüne gelene vuran…” (Ahmet Taşgetiren)
“Kabul etmek gerekiyor ki, AK Parti, giydiği bu MHP gömleği ile artık aşırı milliyetçi ve ulusalcı çizgideki yürüyüşünü daha da tahkim ederek yürümek zorundadır. İşte tam da bu yüzden, siyasetteki yeni arayışların ve oluşumların ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmiş bulunuyor.
“Öyle anlaşılıyor ki Bahçeli, AK Parti’yi ulusalcı alanda hapsederek bu partiye gönül veren kesimlerin yeni oluşumlara doğru akmasını hızlandırmaya devam edecek…” (Mehmet Ocaktan)
Bu görüşlerde iki husus dikkat çekiyor.
Birincisi, temelde karşı oldukları halde Cumhur İttifakı’na açıktan eleştiri getirmek yerine, bu ittifakın MHP lehine işlediği, MHP’nin kazançlı çıktığı, dolayısıyla AK Parti’nin giderek kaybettiği söylemi…
Bunu yaparlarken de AK Parti tabanına yönelik insafsız bir algı operasyonuna katılıyorlar. Öyle ki, Erdoğan ileride “Bahçeli bizi kandırdı” bile diyebilirmiş…
Üç yazarın da asıl iddiaları ise; “Yeni partiler boşuna kurulmuyor. MHP’nin AK Parti’ye verdiği zararı görmeyen, kabullenemeyen Erdoğan Gül/Babacan ve Davutoğlu’nun parti kurmalarının yolunu kendi elleriyle açıyor.”
F. Koru daha önce, “AK Parti, MHP’yi bıraksın, yeni kurulacak partiler ile ittifak etsin” bile diyebilmişti…
Yapılanın, MHP düşmanlığı üzerinden Cumhur İttifakı içine fitne sokmak ve kurulacak partiler için gerekçe uydurmak olduğunu net söylesem bu yazarlar alınırlar. Ama yaptıkları tam da budur.
Bu yazarların zihniyetindeki siyasiler de, AK Parti ile MHP’nin arası açılsa da, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini tökezletsek diye ellerini ovuşturuyor.
Cumhur İttifakı, AK Parti ile MHP’nin konjonktürel bir siyasi beraberliği değildir.
Cumhur İttifakı’nın mayası 15 Temmuz direnişidir.
15 Temmuz diriliş ruhu, siyasette yeni bir yapılanmayı zaruri kıldı.
FETÖ ihaneti siyasi yapıda derin bir ayrışmaya sebep oldu.
Bu ihanete dur diyen milletimizin kahramanlığına sahip çıkan siyasî görüşler Cumhur İttifakı ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne vücut verdi.
Başka bir zihniyet de “kontrollü darbe”, tiyatro” yaftalaması üzerinden dirilişe direnç gösterdi. “Millet İttifakı” diyerek aralarına PKK terör örgütünün partisini de alarak, ittifak değil bir “cephe” kurdular.
Bu direnç cephesi, yüzde 50+1 hesabında, yeni kurulacak partilerden medet umuyor.
Savrulan adamların yazdıkları, bu gerçeği gizleyemiyor…