“Rabbim ömür ve imkân verdikçe milletimize hizmet yolunda hep birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Çünkü bu kutlu bir yoldur, çünkü bu hayırlı bir yoldur, çünkü bu kendimizle birlikte çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini de şekillendirecek bir yoldur. Onun için kim dönerse dönsün biz dönmeyiz bu yoldan. İster 3 Kasım 2002'de olduğu gibi Meclise sokmasınlar, ister 2008'de olduğu gibi partimizi kapatmaya çalışsınlar, ister 2013'te olduğu gibi sokakların altını üstüne getirsinler, ister 15 Temmuz'da olduğu gibi darbe yapıp canımıza kastetsinler ne yaparlarsa yapsınlar biz bu yoldan dönmeyeceğiz. Yarın milletimizin karşısında boynumuz bükük, mahcup durmaktansa bugün içerideki ve dışarıdaki alçakların karşısına dimdik dikilir, kaderimiz neyse ona rıza gösteririz.”
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Pazar günkü kongrede en çok alkış alan sözleri bunlardı.
Kongre konuşmasındadaha çok icraat/hizmet, daha çok mücadele, daha dinamik teşkilatçılık, daha gayretli belediyecilik gibi ana vurgular öne çıkıyordu. Ama sesin ve heyecanın doruğa çıktığı, salonun ayağa fırlayıp alkış tufanı kopardığı bölümMÜCADELE bölümüydü. Erdoğan’ın “Unutmayın namert kaçar, mert dövüşür” sözleri sonu ne olursa olsun, riskler tehlikeler ne kadar büyük olursa olsun ‘korkmadan mücadeleyi sürdüreceğiz’ temasının sloganı gibiydi.
Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin ne kadar hayati ve gerekli olduğunu “Eğer bu mücadele gerektiği gibi güçlü şekilde yürütülmezse, ülkemiz çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacaktır. Bunun için herkesi, ucu en yakınlarımıza dokunsa bile bu mücadeleye destek vermeye davet ediyorum” sözleriyle dile getirirken; bu mücadelenin çok hassas ve adil bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ise “Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ ile mücadelenin milletimizin fedakârlıklarına layık olacak ve maşeri vicdana halel getirmeyecek yöntemlerle sürdürülmesi şarttır” sözleriyle dile getirdi.
Erdoğan’ın teşkilatlara ve belediyelere neşter vuracağı çok açık. Yenilenme her alanda kendisini hissettirecek belki ama Cumhurbaşkanımıza göre 2019’daki seçimde başarının sırrı bu iki alanda dinamizmi artırmaktan geçiyor.
“Şimdi hedefimiz, inşallah bu yılsonuna kadar teşkilatlarımızda ciddi bir yenileşmeye gitmektir” vurgusu bu yıl içinde teşkilatların yeniden dizayn edileceğini ortaya koyuyor.
Erdoğan’ın “Şehirlerine ve partilerine yük olan değil, şehirlerinin ve partimizin yükünü omuzlayan belediye başkanlarıyla yolumuza devam edeceğiz” sözünden sadece 2019’daki yerel seçimlerde köklü değişiklikler yapılmayacağı, partiye yük haline gelen belediyelere süreç içinde gereken müdahalelerin yapılabileceği gibi bir sonuç çıkarılabilir.
Erdoğan’ın konuşmasında farklı toplum kesimlerini kucaklamaya ve empati yapmaya yönelik kuşatıcı siyaset dili hep öndeydi. Erdoğan düşmanlarının kutuplaşma, ayrışma, sertleşme gibi karalama kampanyalarına karşı bu dil gereken cevabı veriyordu. Ama bu kara kampanyanın üzerine kurgulandığı bir tez de güçlü ve otoriter liderlik anlayışıdır. Erdoğan bu tezi yerle bir edecek yaklaşımı en güçlü olduğu anda en samimi özeleştiriyi yaparak ve kitleye gerekli teminatı vererek ortaya koydu.
“Tayyip Erdoğan'ın ülkesinin ve milletinin hayrına olmayan en küçük bir tavrını, davranışını, icraatını, sözünü duyarsanız, bugüne kadar yaptığı her şeyi bir kenara bırakın ve gereğini yapın. Böyle bir yanlışın içine düşen Tayyip Erdoğan'ın tüm hakları size helaldir.” Hz. Ömer’in ‘Yanlış yaparsam beni kılıcınızla düzeltin’ metaforunu hatırlatan bu cümleler liderin kendisini hak-hukuk ve millet iradesiyle sınırladığını, yol arkadaşlarına bir nevi taahhüt verdiğini gösteriyor.
Erdoğan, “Eksiklerimiz, hatalarımız elbette olmuştur ama ihanetimiz asla vaki değildir” diyerek hatasız olmadığını ama samimiyet ve gayretle davaya hizmet ettiğini ifade ediyor ve güçlü liderlikle tevazuyu telif ediyordu.
Erdoğan’ın liderliğinde başlayan yeni dönemde hem her alanda mücadele edecek, hem her alanda hizmet ve yatırım üretecek kadroların mertlik, cesaret, samimiyet, sadakat, fedakârlık, adanmışlık, çalışkanlık gibi değerleri özümseyen, daha dinamik ve daha vizyoner performans ortaya koyan bir kadro olacağı çok aşikâr. Allah hayırda muvaffak etsin...
(“Hayata anlam katan en önemli işaret taşlarıdır her bir ölüm” diyen ve Hakk’ın rahmetine kavuşan Akif Emre’ye yüce Allah’tan rahmet ve merhamet diliyorum.)