Ankara'da CB Celal Bayar tutuklanıp Harp Okuluna götürülürken Başbakan Adnan Menderes'in uçağı Eskişehir'e inmek üzereydi. Uçaktan inerken sözde onu karşılamaya gelen hava subayları ona sırtlarını dönmüştü. Menderes çok şaşırır, başını sallayarak yürür. Kente girdiğinde halk sokaklarda, onu alkışlamakta, "Yaşa!! Varol!!" naraları yeri göğü inletmekteydi.
Akşam bir fabrikanın açılışını kutlamak için verilen yemekteydi. Subayların sırt çevirme olayını unutmaya uğraşıyor neşeli görünmeye çalışıyordu. Sağında oturan ve "Devrim" Komitesine yeni katılan Hava Üssü Komutanı Bedii Kireçtepe can sıkıntısı içinde yemeğin sonunu bekliyordu.
Gece yarısına doğru Başbakan yatağına yattı. Saat dört gibi sekreteri kapısını çaldı ve Ankara'da olan biteni bildirdi; 27 Mayıs darbesi başlamıştı. Hemen yanındaki arkadaşlarını uyandırdı, Ankara'da olanları anlattı. Başkentle bütün telefon bağlantıları kesilmişti. Alelacele hazırlanıldı ve Konya'ya gitmek için yola çıkıldı. Menderes Konya'daki 2. Ordu Karargahı'na giderse güvende olacağını düşünüyordu. Çünkü 2. Ordu Komutanının Menderes'e ve hükümete sıcak baktığı biliniyordu! Menderes'in arabasında Maliye Bakanı Hasan Polatkan'la Kore'ye gönderilen tugayın eski komutanı, yeni milletvekili emekli general Tahsin Yazıcı vardı. Yola çıktıktan bir süre sonra Polatkan, Menderes'e dönerek radyoyu açmak için izin istedi.
Radyoda bir subay sürekli olarak TSK'nın yönetime el koyduğunu, Celal Bayar'la hükümet üyelerinin ve milletvekillerinin çoğunun tutuklandığını, Harp Okuluna gönderildiğini tekrarlayıp duruyordu. Spiker ikide bir Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sözünü tekrarlıyordu. Bu arada Menderes acı acı gülerek, "Nedense Atatürk'ün Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir sözünü unutmuş bunlar!" diye mırıldandı.
Menderes ve yanındakiler Konya'dan önce Kütahya'ya uğradılar ve doğru Valiliğe gittiler. Vali Başbakanı kapıda karşıladı; hazırola geçip emrinizdeyim efendim dedi. Tam bu sırada Eskişehir Hava Üssü Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe aradı. Öylesine bağırarak konuşuyordu ki, valinin odasında her sözü rahatça duyuluyordu:
"Bizimle misiniz yoksa bize karşı mısınız?"
Vali ahizeyi kapatıp Menderes'e baktı. Başbakan gülümsedi:
"Aziz Vali bizim için lütfen mesleğinizi feda etmeyiniz..."
Derken içeri on kadar subay girdi. Başlarındaki albay Menderes'e yaklaşarak: "Efendim sizi ve arkadaşlarınızı tutuklamak ve Eskişehir'e götürmek emrini aldım.."
Menderes "Buyrun, emrinize amadeyiz.." dedi. Menderes ve yanındakiler Eskişehir'e götürülüp bekleyen bir uçakla Ankara'nın yolunu tuttu; inince de Harp Okuluna götürüldü! Bundan sonrasıysa tam bir faciadır. Yassıada Mahkemesi ve Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idamları cumhuriyet tarihine vurulan kapkara bir damgadır. Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yatsınlar...