Hayatı normalleştirmek, salgın hastalığa karşı tedbirleri gevşetmek anlamına gelmiyor. Sokağa çıkma kısıtlamalarının kaldırılması ve normal iş düzenine dönülmesi bireysel tedbirlerin gevşetilmesini değil, en üst düzeye çıkarılmasını ifade ediyor.
“Maske, mesafe, temizlik” tedbirleri karantina ve izolasyon dönemleri için olmaktan ziyade sosyal hayatın normalleştiği dönemler içindir.
Mesele evde oturan insanın maske takması değil, sokağa çıkan, işe giden, sosyal faaliyetlere katılan insanın maske takmasıdır.
Yeni normal deyince bireysel tedbirlerin gevşetildiği değil, bireysel tedbirlerin daha sıkı uygulanarak hayatın rutin akışına dönüldüğü bir durum anlıyoruz.
Bireysel tedbirler ihmal edilirse kamusal tedbirlere ihtiyaç hasıl olur. Sokağa çıkma yasağı gibi kamusal tedbirlerin dönemsel olmaktan çıkıp uzun döneme yayılması ise daha büyük sorunlara yol açar.
Bireysel tedbirler içinde en hayati olan ise maske takmaktır. Bu iş, hayat-memat meselesidir ve büyük sorumluluk gerektirmektedir.
Maske insanı hayata bağlar, hayat kurtarır.
Emniyet kemeri takmak nasıl can güvenliğimiz için zaruriyse maske takmak da zaruridir. Hatta maske, kemer gibi sadece kendimizi değil başkalarını da koruduğu için daha önemlidir.
Maskeyi sadece virüs kapmamak için takmıyoruz, virüsü başkalarına bulaştırmamak için de takıyoruz. Bu yüzden maske, çift taraflı bir sorumluluktur.
Sadece üzülmemek ve ailemizi üzmemek için değil, başkalarının üzülmesine sebep olmamak için de bu sorumluluğu yerine getirmeliyiz.
İstemeyerek de olsa başkalarının hayatını riske atmak sorumsuzca bir davranış olur.
İlahiyatçılar daha iyi bilirler ama böyle bir durumda maske takmak belki de vacip olarak görülebilecek bir yükümlülüktür.
Devlet yasak veya kural koysa da koymasa da meseleye vicdani bir sorumluluk olarak yaklaşmak zorundayız.
‘Önce tedbir, sonra tevekkül’ sözü tam ve kâmil bir inancı yansıtır.
Allah’ın kâinata/tabiata koyduğu Sünnetullah veya Adetullah diye bilinen yasalara uymak tedbir almayı ifade eder. Tevekkül nasıl İlahi güce teslimiyetse, tedbir de kâinat düzenini sağlayan İlahi güce teslimiyettir.
Kamusal uyarılar veya manevi uyarılar bir bütün olarak tedbir motivasyonu sağlamalı…
İnsanın kendisine zarar vermesi ile başkasına zarar vermesi arasında dinen bir fark yoktur.
Hem Allah’ın emaneti olan vücudumuzu korumak durumundayız, hem de başkalarının sağlığını ve can güvenliğini tehlikeye atmamak durumundayız.
Gereken yer ve zamanda maske takmayıp başkalarına virüs bulaştırmanın cinayete teşebbüsten bir farkı yoktur.
Gelinen noktada azami duyarlılık sergilemek zorundayız.
Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik derken yeni dalgalar yaşamak istemeyiz.
Ölüm rakamları sadece bir istatistik değildir, her vefat canımızdan bir candır, sönen bir hayattır.