The Economist, Foreign Policy, Le Point, L'Express, Der Spigel ve Washington Post... Bunlar Batı medyasının etkin grupları... Le Point, Erdoğan için 'Öteki Putin'' başlığını çekmiş, L'Express korkunçlaştırılmış çizgilerle resmedilen bir Erdoğan portresinin üzerine, ''Kaos riski'' başlığını atmış, The Economist ise, 2023'ün en önemli seçimi olarak değerlendirmiş 14 Mayıs seçimlerini ve 'Erdoğan Gitmeli!'', 'Demokrasiyi Koru' sloganlarının yanı sıra, parçalanmış bir Türk Bayrağı logosu kullanmış...
Tam bir rezillik! Utanmazlık! Hadsizlik!
Batı medyası 7'li masanın sanki 8. elemanıymış gibi hareket ediyor. Peki, ama neden? Kılıçdaroğlu sevgisi mi bu? Yoksa durup dururken Türkiye sevecenliği mi? Nedir bu coşkunun, bu cüretkârlığın, bu tutkulu odaklanışın sebebi?
Sebebi gayet açık değil mi?
Herhalde soğan, patates fiyatları, işçi, memur maaşları değil bu ilginin sebebi...
Ama Mavi Vatan onlar için bir kaos sebebi mesela. Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olan Türkiye'nin denizlere çıkmasını, kendi denizlerinde gezinmesini zinhar tehlikeli buluyorlar...
Parası ödendiği ve defalarca anlaşma zemini arandığı halde, bir türlü Türkiye'ye teslim edilmeyen F35'lerin yerine, güvenliğimizi sağlamak adına Rusya ile anlaşarak aldığımız S-400'ler, evet onlar adına belki kaos riski taşıyor ama... Gümülcine'den, Güney Kıbrıs'a kadar Ege'de Adaları geçin, neredeyse silahlanmadık tek kayalık bırakmayan Yunanistan, onların nazarında, Ege'de kaos riski çıkartmazken... Evet, bizim güvenliğimiz adına savunma hattı kurmamız onların nazarında karanlık ve kötü işler oluyor. Bu yüzden ikiyüzlüler! Çifte standartlılar...
Azerbaycan'daki etkinliğimiz de onların nazarında Erdoğan'ın gitmesini gerektirecek sebeplerden mesela... Terörle etkin mücadelemiz, savunma sanayiinde yaşadığımız devasa atılımlar, Kızılelma'mız, uçak gemimiz, İHA'lar, SİHA'lar... Onların tüm bu ağlayışlarının sebeplerinden... Hıçkırsınlar inşallah!
Bunların demokrasiden bahsetmeleri de ayrı bir yüzsüzlük. Çünkü ne zaman demokrasi dedilerse oraya ölüm yağdırdılar, Afganistan'da, Irak'ta, Ruanda'da demokrasi adına işlemedikleri insanlık suçu kalmayanların bugün utanmadan Türkiye için demokrasi istemeleri doğrusu tüyler ürpertici... Piranalar gibi yiyip tükettikleri halkların tarihiyle, kan gölüne dönmüş bir zaman tünelinin nefesi, tüm insanlığın ensesinde oysa...
Erdoğan, Batı'nın her dediğine eyvallah deseydi, ellerini ovuşturarak ''emret Sahip'' deseydi, bugün bu medyatik kodamanlar bu şekilde konuşmaz, onu yerlere göklere sığdıramazlardı... Çünkü onlar, dünyayı kuklaları aracılığıyla yönetmeye alışmış güç odakları. Erdoğan'ın kullanışlı bir peyk, kullanışlı bir kukla, kullanışlı bir gölge olmadığını ve olmayacağını bildikleri için, 'Erdoğan gitmeli' diyorlar...
Tüm bunları yazıp söylerken, Erdoğan sanki uzaydan inmişçesine konuşuyorlar. Sandıklara giderek oylarını Erdoğan lehine kullanan millete hakaret ettiklerini farkındalar mı acaba? Niçin Erdoğan'a oy veren milyonlarca insanı hiç hesaba katmadan, Türk Bayrağını parçalanmış olarak çiziyorlar? Haydi, onların gördüğü gündüz düşüdür Türk Bayrağını parçalamak... Peki, Erdoğan'a oy vermiş ve verecek milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı buna izin verir mi?
Sizler ve ''sizin çocuklar', bu ülkede, bu millete hiç acımadan envaiçeşit darbeler denediniz... Gezi olaylarında kaosu, hatta 15 Temmuz 2016'da işgali denemediniz mi? Bu cesur halk, sizlerin karanlık emellerinizi her seferinde geri püskürtüp çöpe atmadı mı?
Yine aynısı olacak, ne beklediğiniz kaosa izin verecek, ne ülkenin, bayrağın bölünmesine fırsat verecek bu millet...
Şimdi, kapayın o şerli çenelerinizi ve 14 Mayıs'ı bekleyin... Bu milletin kendi geleceği hakkında karar verebilme gücü var, merak etmeyin...