Fransa'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun sonucu önceden belliydi aslında. Merkez liberal aday Emmanuel Macron'un aşırı sağcı Marine Le Pen'i alt edeceği zaten öngörülen bir sonuçtu. Öngörülemeyen nokta seçimlere katılım oranının düşmesi ve Macron'un Le Pen karşısında aldığı oy farkı oldu. Zihinlerde kalan ise yenilgiye rağmen coşkuyla dans ettiği kameralara yansıyan Marine Le Pen'in keyfi ile zafere rağmen yüzüne kasvetli bir tebessümün hakim olduğu Macron'un sağlayamadığı iç sıkıntısı oldu. Nitekim tablo tam da iki adayın verdiği fotoğraflarda görüldüğü gibi. Macron, çoklu ve zoraki bir blok sayesinde kazandı ama seçimden galip çıkan Le Pen oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından 11 ve 18 Haziran tarihlerinde de genel seçimler yapılacak. Aşırı sağa karşı oluşturulan ve 2002 yılında Jean Marie Le Pen - Jacques Chirac ikilisinin ikinci tura kaldığı seçimlere göre daha cılız kalan blok, Macron'un ipi göğüslemesine yardımcı oldu. Peki ya bundan sonrası? Yenilenecek olan Fransa Meclisi'nde muhtemelen azınlıkta kalacak olan ve iğreti bir şekilde toparlanacak bir gruba sahip olacak olan Macron, oyuna 0-1 mağlup başladı.
Bu satırları yazdığım saatlerde de Paris'te göstericilerin polisle çatışmaya hazırlandıkları haberleri geliyordu. Fransız sokakları hem Le Pen'e, hem de Macron'a karşı hareketleniyor.
Şimdi ne olacak? Gelen haberlere göre, önce aşırı sağcı Ulusalcı Cephe adını değiştirecek. Daha kabul edilebilir, geçmişle herhangi bir referansı olmayan bir isim bulacak. Avrupa'da aşırı sağcı dalga, dipten gelerek yukarıya doğru çıkarken, başka bir isimle ama illa ki aşırı sağcı kodlarla beş yıl sonra bu kez fiili olarak iktidara gelecek.
Macron ise bir yandan AB'ye mesafe koyduğu seçim sonuçlarından okunan Fransız halkını Brüksel ile barıştırmaya çalışacak.
AB'nin içine girdiği Brexit türbülansını atlatmaya çalışacak. Muhtemelen ufukta izleri görünen ekonomik türbülansla başa çıkmaya çalışacak. Ve bütün bunları Don Kişot gibi tek başına çıktığı yolculuk ile yapacak. Marine Le Pen, sevinçten dans etmesin de ne yapsın?
Spor diplomasisi tam gaz
Tüm dikkatler Avrupa siyaset sahnesine çevrilmişken, sporda da çok önemli gelişmelerin olduğunu es geçmemek gerekiyor.
Yağmurun ertesinde bir ışık güneşinin açtığı Çengelköy sahilinde yazımı tamamlamaya çalışıyorum. Cumhurbaşkanımızın spordan sorumlu başdanışmanı, asrın güreşçisi kardeşim Hamza Yerlikaya hatırlatıyor. Bunları yazmazsak, hatta vurgulamazsak olmaz. Bakın neler olmuş spor diplomasisi cephesinde... Avrupa Karate Şampiyonası'nda dört altın, dört gümüş, altı bronz ile hem ferdi hem de takım müsabakasında Türkiye şampiyon oldu. Sırbistan'da yapılan Avrupa Güreş Şampiyonası'nda beş altın, bir gümüş ve üç bronz madalya, Almanya'da yapılan Avrupa Bilardo Şampiyonası'nda bir Avrupa Şampiyonluğu ile haftayı kapattı ülkemizin spor diplomatları. Gönülden tebrik ediyorum.