Beşiktaş, Marcelo’yu da elinde tutamadı... Takım savunmasının belkemiği konumundaki futbolcunun yokluğu, yeni sezonda kronik baş ağrılarına neden olacak... Belki de daha fazlası!
Marcelo’nun temel özelliği şu... Takımın düştüğü panik anlarında; futbolcuların çoğu dengelerini, defansta kademe anlayışını, doğru karar verme yetisini kaybeder. Ama Marcelo, (Bu tür durumlarda) hiç telaşa düşmeden, korumayı başardığı soğukkanlılığı ile; mevcut yeteneklerini zaaf göstermeden sürdürebiliyor. İyi bir savunmacı da “Olmazsa olmaz”ları olan ve az rastlanılan isimlerden birisi... İşler karıştığında, B planı olmayan hocalara karşı, saha içindeki güvenlik şerididir. Türü, örneği, benzeri olmadığı için; değerini bu özelliğinden alır.
Marcelo’nun takımdan kopuşu; Beşiktaş’ın daha sezon başlamadan, ligden kopuşuna eş bir tehlike sinyalidir. Açığı kapatılamaz... Kulüp yönetimi bunun farkında olsaydı, 8.5 milyon Euro’ya değil; 18 milyon Euro için bile, Lyon’a gitmesine “Hayır” deme yürekliliğini gösterirdi.
Beşiktaş, bu eksikliğin acısını çok çekecek. Para her şey demek değildir.
***
Siyah-beyazlı yöneticiler, iki defa üst üste gelen şampiyonluğu takımın değil; doğrudan kendilerinin getirdiğini sandıkları için, transfer işlerini “Giden ağam-Gelen paşam” kıvamında ele alıyorlar... Evet, UEFA’nın mali kriterler konusunda baskısı var ve futbolcu satarak yenilerini alma durumundalar ama; kimi elden çıkarma gerektiğini hesaplayamıyorsan, bunun sonuçlarına katlanmak çok ağır olur.
Beşiktaş’ın, Fikret Orman’ın kendi ifadesi ile “Satılmayacak futbolcu yoktur” yaklaşımı, bazen elinde dinamit lokumu ile ateşe yaklaşmaya benzer. Her doğru, her zaman doğru değildir.
Para için Oğuzhan’ı da elinden çıkarmaya gönüllü olan yönetim, “Başarı varsa bendendir” yaklaşımını sürdürdüğü sürece, hiçbir futbolcunun kıymetini bilmeyecektir.
Eskişehirspor, bir dönem tarlada yetiştirir gibi ortaya çıkardığı yıldızlarını sata sata küme düşmüştü. Unutmayın!