Salı günü İstanbul’da 80 okulun toplu açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Başakşehir Akif İnan Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde yapıldı. Törende konuşan Sayın Cumhurbaşkanı’nı dinlerken bir taraftan da, bir süredir haklarında “Ateist oluyor, deist oluyor” denilen İmam Hatipli çocuklarımızı müşâhede ediyordum.
İmam Hatipler üzerinde hesaplar bitmiyor. 28 Şubat döneminde kapatılmaya çalışılan İmam Hatipler Ak Parti iktidarında altın çağını yaşıyor. Tabiî ki çok büyük eksiklikler var. Nasıl olmasın? Üzerinden asfalt silindiriyle geçilmiş bir nesil Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde ayağa kalkmaya çalışıyor. Ayağa kalkarken de sendeliyor, tekrar düşüyor, üstü başı tekrar toz toprak oluyor, tekrar kalkmaya çalışıyor, ayağa kalkmanın şaşkınlığı yaşıyor ilâ âhir… Kurak topraklardan bereketli topraklara geçiş sırasında o ara devrede, o kaygan zemindeyiz. Tüm samimi ikâzlar da bu ara dönemde, bir daha kalkamamak üzere tekrar düşme korkusundan yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mezkûr törendeki konuşmasındaki şu ifâdeler de bu ara dönemle alâkalı ikâz mahiyetindeydi: “Dilini, tarihini, kültürünü en iyi şekilde öğrenmemiş evladımıza matematikte fizikte öğrendikleri yük gelir.”
“Niçin dünyaya geldim?” sorusu etrafında bir eğitim sistemi olmadıkça öğretildiği zannedilen her şey çocuklarımıza yük olacağını vurguluyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu yükü kaldıracak direnç noktası (İnanç) zayıf veya hiç olmadığında da çocuklarımız yığılıp kalıyor. Dünyayı yerinden oynatacak yaşlarda hayat yorgunu olarak parmaklarını kıptırtacak mecalleri kalmıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Tamamen sınav kazanmaya yönelik sistemde arzuladığımız eğitime yer kalmaz” sözü, ahireti değil de dünyayı kazanmaya yönelik ‘eğitim’ adı altındaki öğütmenin bizlere neye mâl olduğunun ifadesiydi.
Daha 10’lu yaşlarda dünya yorgunu çocuklarımız, o deli dolu ergenlik dönemlerinde hiç istemediğimiz, hiç aklımıza getirmeği arzulamadığımız şekilde karşımıza çıkıyorlar.
Okullardaki öğütmenin yanı sıra, internet, televizyon vb. yollarla da çocuklarımızın üzerine dünyevî her pisliğin saniye saniye boca edilmesini de eklersek çocuklarımızın ayakta kalmaları bile keramet çapında bir hâl!..
Cumhurbaşkanımızla sınıfları gezerken dinini, tarihini, kültürünü öğrenmeye çalışan cıvıl cıvıl çocuklarımız için, “Allah’ım çocuklarımızı senin yolunda ayaklarını sabit kıl, onları dünya yorgunu olmakta muhafaza buyur” diye dua ettim.
Son dönemde İmam Hatipliler üzerinden kopartılan yaygara, samimi olanları tenzih ederim, bu okullara yönelik teveccühü kırmaya mâtuf bir hamle olduğunu düşünüyorum. Nihayetinde bu okullarda okuyan çocuklar uzaydan gelmedi! Bu toplumun çocukları. Bir maraz varsa, ki bu ortamda olmaması mümkün değil, bu maraz tüm toplumda!..
Peki marazını kabul eden var mı?..
Yok!..
Peki bu çocukların suçu, sadece İmam Hatipler’de okumak mı?..
Bugün iyi kötü bu çocukların kulaklarına değil mi Allah lafzı, değil mi gözlerine Kur’an-ı Kerîm çarpıyor, düşseler de çamura da bulansalar da bu çocukların kulaklarına ve gözlerine çarpanlar bir gün kalplerine çarpacak ve işte o gün kendilerini dünya yorgunu yapanlardan hesabını soracaklar.
Birilerinin tüm korkusu bu…
İnşaallah korktukları başlarına gelecek; yaygara yapsalar da, çamur atsalar da…