Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz için yine aynı değerlendirmeyi yaptı…“..Bu bir kontrollü darbedir..” dedi.. Tamamen FETÖ’nün, tetikçileri eliyle yükselttiği tez bu biliyorsunuz.. Tıpkı 17 Aralık darbe girişiminde olduğu gibi, Kılıçdaroğlu yine FETÖ tezleriyle politika yapıyor.. Mecbur, ne yapsın?.. Oturduğu koltuğu FETÖ’ye borçlu.. Peki sormazlar mı adama; “..Sevgili Kılıçdaroğlu, madem bu 15 Temmuz, kontrollü darbeydi de, ne demeye gittin saklandın Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde sabaha kadar?…” Öyle ya.. Fırsat bu fırsat demokrasi kahramanı olsaydın ya bedavadan yere.. Değerli dostlar.. Bakın CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, darbeci hainlerin işgal ettiği noktalardan birine ulaşmayı başarmış ilk seçilmiş isimdi o gece.. Saat 23:00’te, Yeşilköy Atatürk Havalimanı’na indi uçağı.. Darbeci tankı selamlayıp Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun evine gitti.. Oysa o İstanbul’a indiğinde selamladığı tankın önüne yatmış olan çocuklar vardı.. Oraya ulaşmayı başarmış olan tek siyasi isim olan Kılıçdaroğlu, arkasına bile bakmadan o gençleri darbecilerle baş başa bırakıp sıvışmayı tercih etti.. Ne için yapıyorsunuz ki bu siyaseti?.. Siz bu memlekete talip insanlar değil misiniz?.. Bu ülkedeki her dört kişiden birinin oyunu cebinde taşıyan bir seçilmiş olarak tankların önüne yatmış yurttaşlara liderlik etsenize.. Ne olabilirdi en çok?.. En çok ne gelebilirdi başınıza?.. Şehit olurdunuz be şehit.. Bu millet memleket için bir şey yapmış olurdunuz.. Altın harflerle yazdırırdınız adınızı tarihe.. Hadi 23:00’te tankı selamlayıp kaçtınız.. Bari Erdoğan İstanbul’a indiğinde gelseydiniz havaalanına.. Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın yanında seçilmiş siyasi parti başkanı olarak “darbeye hayır” mesajı verseydiniz güçlü bir biçimde.. Şimdi ‘kontrollü darbe’ diyorsunuz ya.. İnsanın aklı almıyor..
Numara yapmayın!
CHP Konya milletvekili Hüsnü Bozkurt’un, referandumda ‘evet’ oyu verenleri İzmir’den denize dökme tehdidi, hiç de küçümsenmeyecek bir tablo.. Şimdi hızla tevil etmeye çalışıyor.. Hakkında tahkikat başlatılınca tutuşmuş durumda..“..ben öyle demedim de böyle demedim de..” gibi izahatlar getiriyor.. Ne demiş?.. “…emperyalistleri denize dökeceğiz…” demiş meğer.. ‘Evet’ çıkarsa yani.. Aklımızla alay ediyor aklınca…
1) Ne dediğini duyduk.. Numara yapma..
2) Emperyalistler ‘evet’ değil sizin gibi ‘hayır’ diyor..
3) Denize dökmeyen adam değildir..
CHP bu suça ortaktır
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ısrarla bu tehditkâr milletvekili hakkında bir tasarrufta bulunmasını bekledik.. Ben sahip çıkacağına emindim ama yine de bir ümit, “..kendi milletini düşman askeri gibi denize dökmekten söz eden bir adam CHP’de barınamaz..” desin diye bekledim, ne yalan söyleyeyim.. Demedi.. Bu saatten sonra artık CHP bu çıkışın kurumsal anlamda sorumlusudur.. Zaten benzer bir sözü, partinin 18 yıl genel başkanlığını yapmış olan Deniz Baykal da sarf ettiğine göre, demek ki CHP 16 Nisan’ı böyle görüyor.. Kazandılar kazandılar.. Kazanamadılar, milleti denize dökecekler.. 1946’dan bu yana(Güneş Motel kepazeliğini saymazsak) hiçbir vakitte tek başına iktidara gelememiş bir partiden söz ediyoruz.. Sandıktan ümidi yok ve de hiçbir vakit olmadı.. Elbette beklentileri sandık dışı bir yoldan olacak.. Samsun’dan başlayıp kovalayacaklar, İzmir’den denize dökecekler.. Başka ne beklenebilir ki?..