Fransa’dan son haftalarda “kaşları havaya kaldıran” mesajlar geliyor. Suriye konulu Ankara zirvesi öncesinde de, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bölgesel krizleri daha da derinleştirme potansiyeli olan adımlar attı ve Suriye’nin kuzeyindeki teröristleri cesaretlendirecek girişimlerde bulundu.
PYD/PKK unsurlarını Elysee Sarayı’nda ağırladı. Çünkü Macron, klasik Fransa, klasik Avrupa politikaları dışında adımlar atmaya çalışıyor ve Avrupa’nın önderliği statüsü için çırpınıyor. Ancak henüz rüştünü ispat edememiş bir lider olan Macron tüm bu girişimleri eline yüzüne bulaştırıyor.
Geçtiğimiz aylarda Afrika ülkelerine yaptığı ziyaret sırasında yaptığı gaflara ilişkin değerlendirmeleri sorulan bir Afrikalı siyasetçi, Fransız basınına “bizim liderlerimizin görev süresi, Fransa liderinin yaşından fazla” cümlesiyle müstehzi bir tolerans göstermişti.
Şimdi de davet edilmeyi beklediği ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Rus lider Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ev sahipliğinde buluştuğu zirveden öncelikli olarak Tahran’ın itirazı nedeniyle dışlanınca suyu bulandırmaya çalıştı.
İçeride de yoğun protestolarla karşılaşıyor. Bizim basınımıza yeteri kadar yansımıyor ama Fransa bloke olmuş durumda. Başta ulaşım olmak üzere pek çok sektörde yoğun grevler yaşanıyor. Bu yazıyı yazmadan önce son kez Fransız basınını taradığımda işgal altındaki üniversitelere ilişkin haberleri gördüm. Neredeyse durma noktasına gelmiş olan ulaşım, eğitim kurumlarını felç eden boykot ve üniversite işgalleri, bu işgallere sert karşılık veren üniversite yöneticileri… Bütün bu karmaşa Macron’un yeni getirmeye çalıştığı reform paketine yönelik toplumsal itirazlar nedeniyle yaşanıyor.
Eşi Brigitte ile birlikte otistik çocuklarla ilgili bir program için bir hastaneyi ziyaret eden Fransız Cumhurbaşkanı ıslıklarla ve sloganlarla protesto edildi.
Anket sonuçlarına göre de popülaritesi düşüyor. Fransız basınının verdiği haberlere dayanarak bu sonuçları aktarıyorum elbette. Yani bu detaylar bilinen, herkesin gözü önünde yaşanan gelişmeler.
Ve Fransa yaz aylarına yoğun bir karmaşa içinde girecek. Havaların ısınmasıyla birlikte de sokaklardaki hareketliliğin yoğunlaşmasını bekleyebiliriz elbette.
Ve Perşembe günü TF1 kanalında bir canlı yayına katılacak olan Macron’un sosyal karmaşa ile ilgili mesajlar vermesi de bekleniyor.
Bu dipnotu da düşmüş olalım.
Peki içeride bu kadar itiraz ile karşılaşan Macron dış politikada neden kendi kendisini bitirme potansiyeli olan bir kumar oynuyor?
Bir başka Batılı politikacının daha sorumsuz adımlarla içerideki tıkanıklığı aşmaya çalışmasına tanıklık ediyoruz sanki…
Başta Türkiye’nin AB üyeliği konusu olmak üzere itirazları ile benzeri bir yol izleyen Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin son dönemdeki yaşadıkları da pek ders olmamış gibi görünüyor.