Trabzonspor”un kalecisi Uğurcan’ın, daha maçın 10’uncu dakikasında işi ağırdan alıp, vakit geçirmeye çalışması çok tuhaftı... Bugüne kadar hangi maçta, bir hakemin kaleciyi “Ağır oynuyor” diye, bu kadar erken uyarmak zorunda kaldığını gördünüz? Dün gece oldu.
Bu kafadaki bir takım ne yapabilirdi ki? Hiçbir şey!.. Zaten oynayan, şut bulan, pozisyon üreten hep F.Bahçe’ydi... Rodrigues’le attıkları gol; düşünce/tasarım/uygulama/ortak yapım becerisi açısından mükemmeldi. Golün kendisi değil ama, ortak atılış biçimi güzeldi.
***
Yediği gole kadar saha içinde solda sıfır kalan ve hiçbir etkinlik üretemeyen Trabzonspor; 1-0 geriye düştükten sonra, başından aşağı buz gibi soğuk bir kova su dökülmüş gibi oldu. Titredi ve kendine döndü. Ekuban’la, aynı F.Bahçe’ninki gibi organize bir gol attılar.
Oyun, karşılıklı tehditlerle ve “Büyük maç” kavramına uygun bir heyecan fırtınasına dönüştü. Fenerbahçe bu anlarda Garry Rodrigues’le direkten döndü, sonrasında yine onunla mutlak bir golü kaçırdı. Anlayacağınız; maçın rezistans telleri, iyice kızıştı. Tempo da hayli yüksekti.
***
Devre arası düdüğü çalındığında; Emre hakeme giderek, vermediği penaltı pozisyonu için (Terbiye kurallarını çok aşan) kontrolsuz ve sert çıkışlar yaptı. Bir sarı kart gerekmez miydi? Ama hakem “Bulaşmayayım” dedi.
İkinci yarı, ilk yarının devamı gibi tempolu başladı. Karşılıklı ataklar gelişti.
Özellikle Deniz Türüç, yerinde bir transfer olduğu kanısını pekiştiren kıvamdaydı. Trabzon’da ise Sörloth, giderek kadrajdan uzaklaşıyor. Uğurcan’ın kritik kurtarışları var.
Maçın totaline baktığımız zaman, F.Bahçe’nin daha aktif/efektif/poziftif olduğunu söylemeliyiz.