Amerikalılardan bazıları böyle bir sonucu hiç beklemiyordu. Nitekim, anketler, “çok iyi nabız tutan” medya, sivil toplum örgütleri ve derin Amerika, Hillary Clinton’ı seçimden önce başkan ilan etmişti.
Hatta “Amerika’yı bir kere daha felaketten kurtarmış olmanın” huzurunu bile yaşıyorlardı!
Fakat öyle olmadı.
Hemen durumu değerlendirdiler.
Aradaki fark çok fazlaydı, itirazlarla zaman kaybetmeyi “anlamsız” buldular.
Ve demokrasinin zirvesindeki Amerika’da halk sokaklara döküldü...
“Sandık her şey değil” diyor, Trump’ı kabul etmiyorlar.
“Bu adam ülkeyi ikiye böldü, ona başkanlık yaptırmayacağız” da diyorlar.
Trump’ı çalıştırmayacaklarını, her icraatını mahkemeye taşıyacaklarını söylüyorlar.
Olur mu, olur...
Malum; Amerika’da yargı bağımsızdır!..
Bütün bunları da Amerika için yapıyorlar!..
Çünkü, Trump’ın ülkeyi nereye götüreceğini bilmiyorlar!
Eyaletler de isyan ediyor. Şah damarı Kaliforniya ayrılmak istiyor, Teksas sırada bekliyor.
Ben bunu bir yerden tanıyorum
Bunlar bana çok tanıdık geliyor.
Gerçekten bu sonuç Amerika için “felaket” anlamına mı geliyor?
Demek ki FETÖ’cüler, Amerika’nın geleceğini bu kadar çok düşündükleri için Hillary Clinton’a bu kadar himmet yağdırmışlar!
***
Türkiye’de de Amerika’daki seçim sonuçlarından endişelenenler var!
Hatta bir aydınımız, derin endişelerini, “Başkan Cumhuriyetçi, Kongrede çoğunluk da Cumhuriyetçi. Bu, Amerika tarihinde görülmemiş bir problemdir” şeklinde dile getirdi.
Cahillik işte, ben de bunun bir ülke için ideal bir durum olduğunu düşünüyordum!
‘Posta’ güvercini yanlış mesaj getirdi
Seçim öncesinde sürekli “Hillary” güzellemesi yapan Doğan Grubu’nun Posta’sı, sipariş zafer mesajını seçim bitmeden dağıttı!
Sandıktan Trump çıkınca da bütün grup çok ciddi endişe yaşadı.
Oysa burada bir terslik yok mu?
Trump, Doğan’ın Türkiye’deki partneri değil mi? Bu sonuçtan Türkiye’den çok onların sevinmesi gerekmez mi?
Nitekim “normal olarak” böyle düşünen yatırımcılar ertesi gün Doğan hisselerine hücum etti.
Ama bazı “anormal” durumlar var.
Bu arada, yok efendim, “Trump kadınlara bile saygısı olmayan bir adamdır, alerjimiz ondandır” muhabbetlerine de karnımız tok.
Onun adına İstanbul’un göbeğinde gökdelenler dikerken farklı mıydı?
Trump “Müslümanları Amerika’ya sokmayacağım” dediğinde, bir kere olsun “millî bir adım atması için” Aydın Doğan’a günlerce çağrı yapmış ama o ismi sildirememiştik.
Sonra ne olduysa birdenbire Trump’ın ne kadar “tehlikeli” biri olduğu fark edildi!
Böylece, Doğan grubu ile FETÖ arasındaki tek görüş farkı da ortadan kalkmış oldu.
Nedir bu ‘endişe’nin sırrı?
Avrupa’daki ırkçı eğilimin Amerika’ya da sıçradığı yolundaki değerlendirmeler önemlidir ve bu seçimin sosyolojik röntgeni elbette dikkatle incelenmelidir.
Ama ben özellikle bizdeki felaket tellallarının, seçim bitmeden Clinton’ı başkan ilan edenlerin böyle bir derdi olduğunu düşünmüyorum.
Amerika ilk defa böyle bir seçim travması yaşıyor. Dalganın ne kadar “derin” olduğunu ve nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz.
Trump’ın ilk hedef aldığı kesimlerden biri Müslümanlardır. Hatta sitesinden çıkardı denilen o malum ifadenin dün tekrar konduğu anlaşıldı.
Ama bu başka bir konu.
Türkiye’de de benzer şeyler oldu. Bir avuç imtiyazlı azınlığın, halk iradesi karşısındaki “Sandık her şey değil” sızlanmaları hâlâ devam ediyor.
Onların arzu ettiği sonuçlar çıktığı sürece “sandık, demokrasinin tezahürü”dür. Ama aksi durumda sandık, hiçbir şey değildir.
Kurtulun bu paranoyadan beyler... Halkın iradesine saygı duymayı öğrenin.