Bu iddiayı öne süren gazeteci kökenli bir CHP’li vekil.
Milletvekili olmadan önce FETÖ’nün operasyonel gazetelerinden birinin başında bulunuyordu. FETÖ’nün gazetesinden CHP’ye transfer edildi.
CHP’de siyaset yapıyor lakin o kadar cevval ki HDP’nin tezlerini HDP’lilerden çok daha keskin bir dille savunmaktan kaçınmıyor.
Katıldığı bir televizyon programında MHP için HDP’lilerden daha ağır suçlamalarda bulunuyor: “Kürt düşmanı MHP, Kürdü inkar etme üzerine siyaset yapan MHP, Kürt nefretiyle Kürt düşmanlığıyla kendini var etmiş MHP, bana söyleyebilir mi Kürt vardır diye? Bir MHP’li bunu diyemez. AK Parti’ye Kürdün karşısında konum aldırdılar.”
Kendini akıllı ve kurnaz zanneden bu kişi MHP’yi kendince bir konuma oturtuyor ilkin. Sonra o konum üzerinden AK Parti’nin savrulduğu yeri AK Parti’nin içindeki Kürtlerin gözünün içine sokuyor. Bunu yaparken iki şeyi birden amaçlıyor: HDP’den desteğini kesen Kürtlerin AK Parti’ye yönelmesini engellemek ve AK Partili Kürtlerin ittifak dolayısıyla kendi partilerinden uzaklaşmasını sağlamak.
Ortaya çıkmasını istediği algı şu: AK Parti gerçekte Kürt düşmanı değil, ama “Kürt düşmanı” MHP’nin tuzağına düşerek “Kürt düşmanı” bir konuma kendini yerleştirmiş bir partidir.
HDP’nin doğrudan AK Parti’yi eksene oturtarak dillendirdiği “Kürt düşmanlığı” iddiasını işbu CHP’li vekil MHP üzerinden yapıyor. HDP’nin tezini daha kurnazca bir zemine oturtuyor. Ama bunu yaparken MHP için dediklerinin tümünün kendi partisi CHP tarafından geçmiş dönemlerde “resmî ideoloji”ye dönüştürüldüğü gerçeğini örtmeye çalışıyor.
CHP’nin içinden HDP’nin tezlerini savunmanın çelişkisine dikkat çekmekten çoktandır vazgeçtik. Lakin CHP’li siyasetçilerin “Kürt inkarı ve düşmanlığı” üzerinden konuşurken kendi resmî ideolojileriyle nasıl çeliştiklerini görmezlikten gelebildiklerine şaşırmamak mümkün mü?
Şunu diyorum açık açık: Bu ülkede CHP’nin inşa ettiği diktatoryal tek parti devletinde Kürtlerin kimliği resmen inkar edildi. Kürtlere yönelik asimilasyon politikaları en acımasız bir biçimde CHP tarafından yürütüldü. Baskı ve imha politikaları CHP döneminde zirve yaptı.
Kısacası inkar, asimilasyon ve baskı politikalarını resmî ideolojiye dönüştüren bizatihi CHP’nin kendisidir. CHP’li siyasetçilerin “Kürt sorunu” dedikleri sorun CHP’nin eseridir.
CHP’nin inkar ve asimilasyon politikalarına eşlik eden kan ve gözyaşını “Dersimli Kemal”in kendisine ve “Dersim isyanı”nda katledilen Kureyşan aşiretinden akrabalarına sormak lazım.
Zilan deresindeki masum Kürt köylülerin cesetlerini de CHP’yi vazgeçilmez müttefik olarak gören HDP’nin Baasçı yöneticilerine sormak lazım.
Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarının sonlandırdığı inkar, asimilasyon ve baskı politikaları MHP’nin devr-i iktidarlarında olmadı.
MHP’nin Kürtleri Türk asıllı bir etnik topluluk olarak gören anlayışını eleştirebilirsiniz lakin bunun “Kürt nefreti ve düşmanlığı” üzerine oturduğunu söylerseniz yalan söylemiş olursunuz.
Bir CHP’li vekilin “Türk-Türklük” tezi üzerinden getirdiği eleştiriler gerçekte CHP ideolojisinin inkarı anlamına gelir. Çünkü “Bu ülkede yaşayan herkes Türk’tür. Türkiye Türklerindir” tezi CHP resmî ideolojisinin ürünüdür.
***
Doğru oturup doğru konuşalım.
MHP Kürt kardeşlerini “düşman” olarak gören bir parti değildir. Ve AK Parti de kendini “Kürt düşmanı” bir konuma yerleştirmiş bir parti hiç değildir.
Hiç kimsenin gücü veya siyasi aklı AK Parti’yi “Kürt karşıtı/Kürt düşmanı” bir kampa yerleştirmeye yetmez.
MHP üzerinden Kürtleri, Kürtler üzerinden MHP’yi düşmanlaştırma siyaseti tutmayacaktır.
Cumhur ittifakı “Kürt dostu” bir ittifaktır. En önemlisi Kürdü emperyalistlerin bayrakları ve silahlarıyla Türk’e ve Türkiye’ye karşı konumlandırmak isteyenlerin oyununu Türk-Kürt kardeşliğiyle bozmayı amaçlayan bir ittifaktır.