Birleşmiş Milletler toplantıları, mülteci krizinin tırmanışa geçtiği, Suriye'yi bataklığa çevirmeye yeminli küresel aktörlerin Ortadoğu üzerine plan üstüne plan yaptıkları bir momentumda toplanıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet, bu toplantılara katılmak üzere yarınNew York'a gidecek.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un, ABD Başkanı Barack Obama'nın son zirveleri olacak.
"Dünya beşten büyüktür" mottosuyla küresel sisteme, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin arasında farklı kimliklerden temsilcilerin olmamasına itiraz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik uluslararası komplolar ortada. Ancak bir milletin, bir işgal hamlesinin en kritik ve karanlık anında, Erdoğan'ın tek işaretiyle sokaklara akıp, darbeyi devirdiği de ortada.
Gezi olayları, 17-25 Aralık, Erdoğan'sız Ak Parti operasyonları, PKK terörü, FETÖ ve son olarak 15 Temmuz alçaklığı... Ama bir de o karanlık gecenin zafere ağaran şafağı.
Fizik kuralı uluslararası siyasette de geçerli. Yaptığınız baskı kadar direnç görürsünüz.
Cumhurbaşkanı üzerinde yaptığınız planlar, misliyle size geri dönüyor. Halk liderine daha fazla bağlanıyor.
Uluslararası aktörlerin kurguladığı ve Türkiye ile yakın coğrafyası üzerinde sahnelemek istedikleri oyunlar bitmiyor. Kararlı hegemonya heveslileri. Coğrafya mühendisliği yapacaklar. Sınırları yeniden çizecekler. Planları bu şekilde. Ancak elbette her planı gerçekleştirecekler diye bir kaide yok. Bu coğrafyanın insanı fast-foodlarla uyuşturulmuş tüketim toplumunun robotlarına benzemiyor. Değerleri için ölümden korkmayacak, dahası değerleri uğruna şehit düşmeyi gönülden dileyecek gözü kara insanlar yaşıyor bu coğrafyada.
Hegemonya heveslisi uluslararası aktörler, 15 Temmuz'a varana dek sayısız operasyona kalkıştılar. Çevrecilik sosuna buladılar, üstüne biraz insan hakları, demokratikleşme, basın özgürlüğü baharatı serptiler. Pişeceğini düşünerek ateşi yaktılar. Hesapları tutmadı.
Vazgeçmediler. Savaş uçaklarıyla halkı, halkın seçilmişlerini bombaladılar. Cumhurbaşkanına suikast timleri gönderdiler.
Püskürtülen işgal girişiminin ilk günlerinde, tepki göstermeyen, darbecilere zaman tanıyan, ertesinde de darbecilere, FETÖ alçaklarına kol kanat geren Avrupa ülkeleri ve ABD, farklı bir tutum içine girmiş gibi görünüyor. "Hata yapmışız," türü beyanlarda bulunuyor bu aktörlerin sözcüleri. Sanki biraz zaman tanımaya karar vermişler gibi. Planlarından vazgeçmemişler ama ertelemişler sanki... O an gelene kadar da top çevirecekler.
Tanıdık artık sizi.
Bilek güreşi sadece Türkiye üzerinde değil, komşu coğrafyalarda da sürüyor. Dünyanın yörüngesini sarsacak boyutta dengeleri değiştirme çabası sözkonusu...
Rusya, NATO, Çin, Brexit sonrası Avrupa Birliği, ABD Başkanlık seçimlerinde Hillary Clinton- Donald Trump kördüğümü, Türkçesiyle "yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal" tablosu.
Ve sesi duyulmayan mazlumlar. Ege Denizi'nde sona eren yaşamlarıyla kıyılara vuran mülteci bedenleri, bir ambulansın içinde zulmün hesabını soran bakışlarla bakan Omran. Suriye'de, Irak'ta onlarla, yüzlerle sayılan günlük insan ölümleri...
O filmi gördük... Aynı filmi bu coğrafyada çekmenize müsaade etmeyeceğiz.
Bir millet tek vücut iken...
Ve Kürtlerin temsilcisi olduğu iddiasıyla ortaya çıkan bazı aktörlere de iki çift lafım var.
Hani şu hendeklere gömülen terör planlarının mühendislerine...
Bir ülke tüm unsurlarıyla, uluslararası alçaklık planlarına karşı tek vücut iken, Kürtleri, uluslararası aktörlerin kanlı planların maşası haline getirmeye ne hakkınız var?
Tarihe ihanetlerinizle geçmek sizin için alışılmış bir şey olabilir, ancak bu ülkenin asli unsuru olan Kürtlerin tarihine nasıl bir leke sürmek üzere olduğunuzun farkında mısınız?
Bu ihanet sarmalına bu ülkenin yapıtaşlarını dahil edemeyeceksiniz.
Türk dizileri Irak'ta boşanma oranlarını yükseltmiş
The Economist dergisinden eğlenceli bir haber. Irak'taki artan boşanma oranlarıyla ilgili. Kuşkusuz boşanma oranlarının yüksekliği değil eğlenceli olan mevzu. Iraklı sosyologlar boşanma oranının artışına yol açan faktörleri sıralarken Türk dizilerini de olaya dahil etmişler. Türk dizilerinde beylerin eşlerine daha romantik davrandığını gören Iraklı kadınlar, eşlerini boşuyorlarmış.
Tabi boşanma oranlarını etkileyen DAEŞ ve ekonomik gerekçeler gibi başka faktörleri de sıralamışlar, Türk dizilerinin yanısıra.
Fransa'da polis şiddeti
Fransa'da olağanüstü hal var. Birbiri ardına yaşanan terör saldırılarının ardından ilan edildi ve kimse sorgulamadı. Yeni iş yasasına karşı sokak eylemleri de yaz tatili dönüşü start aldı. Polise atılan molotof kokteylinin alevler içinde bıraktığı Fransız polisinin fotoğrafı gündemde.
Peki polis şiddeti sonucu gözünü kaybeden Fransız sendikacı?
Gazetecilerin maruz kaldığı baskılar?
Yerlerde kanlar içinde sürüklenen göstericiler?
Gözaltılar?
Fransız basını bu başlıkları ne derece işledi?
Paris'ten İstanbul uçağına bindiğim öğle saatine kadarki haberlere sadece sosyal medyada rastlama imkanım olmuştu.
Belki akşam haberlerinde verirler!