Kudüs... Her bir taşı bir dünya anlamına gelen mağrur kent. Kudüs’ü tanımlamaya kelimeler yeterli gelir mi? “Şehir” değildir Kudüs... “Kent” hiç değildir. Müslümanların ilk kıblesi... Yeryüzündeki en kutsal üç mekandan biridir Kudüs İslam dünyası için. Bir kentten, şehirden, coğrafyadan fazlasıdır Kudüs.
İsrail bilmez mi, o alana kurulan her dedektör, her kamera Müslümanların ağırına gitmektedir. Onurları incinir. O kutsal mekana namaz kılmaya, ibadet etmeye gelen her mümine potansiyel suçlu muamelesi yapılmaktadır o “güvenlik önlemleriyle”.
İsrail, terörle mücadele ile Müslümanları terörize etmek kavramlarını uzun süredir karıştırır oldu.
Adeta yeni bir intifadanın fitili ateşlenmek istenmekte. Bu kez intifadanın başlama düdüğünü İsrail tarafı çalacak gibi görünüyor. Gazze’ye daha fazla zulüm, daha fazla yerleşim ve daha fazla yayılma için İsrail tarafının yeni gerilime mi ihtiyacı var? Şimdi yanıtı aranan soru bu.
Diplomatik girişimler, çağrılar önemli bu momentumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem İsrail, hem de Filistin liderleriyle yaptığı görüşmeler ve İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve dönem Başkanı sıfatıyla yaptığı açıklama taraflara önemli mesajlar içeriyordu.
Cumhurbaşkanı’nın Katar krizinin çözümü için çıktığı Körfez ülkeleri turu, Kudüs krizinin tırmandığı günlere denk geldi.
Bu yazının yazıldığı saatlerde Cumhurbaşkanımız, üç ülkeyi kapsayan Körfez turunun son ayağı olan Katar’daydı. Suudi Arabistan ve Kuveyt’teki temaslarının ardından,
Kudüs krizinin, Katar krizinin ortaya çıkardığı fay hatları üzerinden ilerlediğine dikkat çekelim burada.
Geçtiğimiz ay içinde, dört Arap ülkesinin (Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Bahreyn) Katar’a yönelik yaptırım kararının İsrail’i memnun ettiği, bizzat İsrail makamları tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştı. Nerede? Herzliya Konferansı’nda. Hatta o toplantılar marjında İsrail makamları tarafından yapılan açıklamalarda denilmişti ki, “Arap-İsrail çatışması artık güncel bir kavram değildir.” Ve bu cümlenin devamı, çerçeve olarak şöyle gelmişti: “İsrail, Sünni Arap devletlerle ilişki kurmalıdır.”
Yani Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Bahreyn ile.
Araplar ile İsrail arasındaki bu ılıman hava, barışa susamış Ortadoğu’yu sarhoş etmeye hazırlanıyordu ki, Kudüs’te yaşananlar gündeme geldi.
İstediği kadar Arap Birliği açıklama yapsın. «Kudüs kırmızı çizgimizdir,” desin.
Arap dünyası ve elbette Müslüman ülkeler gerçekten birlikte hareket etmedikçe, Kudüs, hırpalanmaya devam edecek. Milyarlarca insanın onuru aşağılanacak.
Bir de tabi, kimler oyun kurucu, onu da gözden kaçırmamak gerekiyor.