Ashab-ı Kehf gibi 300 sene uyuyup uyansak şu ülkede değişmeyecek şeyler var; Cumhuriyet'i kendi 'Kemalist klanının' malı sayan, "küçük olsun benim olsun" diyerek kendinden gayrisini dışlayan, hakir gören ağzı bozuklar topluluğu mesela... Cumhuriyeti demokratikleştirmek, milleti devletiyle bütünleştirmek, devleti halka açmak gibi bir gayeleri hiç olmamış. Aşık Veysel'i Kızılay'a sokmayanlar ve onların yedi sülalesi işte...
"Bunlar güya mağdur edilmiş de, camileri kapatılmış da, türbanla okula gidememişler de, Amerikalara gitmek zorunda kalmışlarmış da" diyerek hayatları çalınmış, hayalleri ellerinden alınmış 10 binlerce genç kızla ağız burun eğerek dalga geçen, elinden gelse teneffüs ettiği havayı hakir gördüğü bu insanlar paylaşmayacak kadar kötü kalpli cadılar bunlar...
Yüzlerinden rabbi yesir kalkmış, kötülüklerinden dilleri güzel söz söyleyemez olmuş, kalpleri kararmış, güzel bakmadıkları için güzel göremiyorlar... Kötülüğün vücut bulmuş hali olarak çemkirip duruyorlar. Erkek versiyonları ise dümdüz küfür ediyor. Başörtülü kızlara "kevaşeler" diyeni bile yüzü kızarmadan halkın içine çıkabildi ya, kim neye cesaret edemez ki daha...
Toplamışlar amigolarını bir stüdyoya; onlar sövdükçe, küfrettikçe amigolar alkışlıyor. Onlar daha çok hakaret ediyor, milleti daha çok alaya alıyor, amigolar coştukça coşuyor... Ve hiçbirinden hesap sorulmuyor.
Bu ayin böyle nesilden nesile kendini devam ettiriyor. Millet aya uydu fırlatıyor, bunlar Anıtkabir'e gidip "Atam senin kurduğun cumhuriyeti bizden aldılar" diye şikayet ediyor. İstanbul'a dünyanın en büyük havalimanı yapılıyor "Adı neden Atatürk Havalimanı değil" diye söyleniyor.
Memlekete iğne ucu kadar hayırları yok lakin hiçbir şeyi beğenmiyorlar. Cumhuriyeti cumhurdan korumaya adadıkları şu hayatta kendileri de huzur bulamıyor. En büyük imtihanları da kendi kötülükleri. Milyonların ahını almış olarak ölecek olmaları.
Ders stresi olmadan eğitim
Kaşıkçı cinayetinin harareti üstündeyken, tüm medyanın ilgisi cinayet soruşturmasına çevrilmişken Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Vizyon Belgesi'ni açıklandı. İçeriği ne kadar iyiyse zamanlaması o kadar kötüydü. Evvela bunu söyleyelim; zira kamuoyunun ilgisi bir konuya bu denli yoğunlaşmışken araya giren herhangi bir gündem, onun önüne geçemeyecekse, hak ettiği ilgiyi de göremeyecektir.
Yeni kabinenin yeni Milli Eğitim Bakanı'nın ilk önemli sunumuydu bu vizyon belgesi. Bu yüzden de önemliydi; tabii ki eğitim, hiçbir gündemin gerisine düşmeyecek kadar ehemmiyet verilmesi gereken bir konu zaten.
Eğitimde total bir kaliteyi artırma sorunu olduğu için atılan adımların hızlıca sonuç vermesini beklememek gerek ancak bazı konularda hemen işe koyulmak lazım ki tez elden farkı hissedelim. Meslek liselerine öncelik verilmesi kesinlikle çok önemli. Meslek liselerini ne edip edip düz lise kazanamayanların mecburen gitti okul olmaktan kurtarmak gerek. Zira o düz lise mezunlarının gittiği pek çok fakülte, meslek lisesinin kazandırdığı becerileri dahi kazandıramadığı gibi, çalışma sahası da olmadığından, işsizler ordusuna mezun vermekten fazlasını yapamıyor. Oysa teknolojik tabanlı sanayide, tarımda ve daha pek çok alanda ciddi eleman ihtiyacı var. İşsiz iş bulamıyor, eleman ihtiyacı olan sektörler de eleman bulamıyorsa iş dünyası ve eğitim politikalarının eş güdümünde bir sorun var demektir.
Ders sayısının ve not sistemiyle kazandırılan becerilerin azaltılacak olması da çok ama çok önemli. Temel derslerin dışındaki zaman dilimi, çocukların spor, sanat, sosyal etkinlik gibi kendi ilgi ve yeteneklerine göre özelleşebilecekleri alanlara kanalize olmalarına yardımcı olacak şekilde programlanabilir. Böylece sınavların hala büyük önem taşıdığı eğitim sistemimizde gençlerimize az da olsa kendi ayırıcı vasıflarını keşfetme imkanı tanınmış olur.