Maçtan önce, Kayseri’den Başakşehir’in puan kaybı müjdesi geldi ama; coşan G.Saray değil, Bursaspor’du... Özellikle Yusuf Erdoğan’ın bulunduğu kanattan, Cimbom’un üzerine bela gibi çöktüler. Muslera iki mutlak pozisyonu kurtardı ama, yeşil-beyazlıların duracağı yoktu. Gene Yusuf’la zıpkın gibi sokulup, sonunda Sakho ile öne geçtiler.
G.Saray neye uğradığını şaşırmıştı. Değil atak yapacak, nefes alacak zaman bulamadı.
***
Baskı biraz durulup, Bursa rüzgarını dindirmeye başlayınca; G.Saray kafa uzatmaya anca yeltenebildi. Bu aşamada kanatlar iyi kaçtı. Fakat ceza alanının içine yönelik herhangi bir eylem fırsatı oluşturamadılar.
Evet, Bursa’nın baskısı başlangıç etkisi kaybetmişti ama; savunma G.Saray’ı kontrol altında tutmadaki başarısını sürdürüyordu. Kendi ceza sahasına, kolay giriş vizesi vermiyordu. Kaçak girenler olsa da, hemen enseliyordu.
G.Saray kanatlardaki ataklarını otomatiğe bağlamıştı. Sonuç alamadığını görse de, inatla ortadan delmeye çalışmadı. Bursaspor, Saivet’in sert, uzaktan ve şahane golüyle; bir türlü alternatif üretemeyen G.Saray’ı gene cezalandırdı. Bereket, NDiaye çabuk cevap verdi.
***
Devre arasına 2-0 yenik girmekten son anda sıyrılan G.Saray, ikinci yarıya, pek de yeni bir anlayışla başlamadı. Gene sadece kanatlara yükleniyordu. Maç sıkıntılı gidiyordu. Bereket Belhanda’ya yapılan penaltı, VAR’la imdada yetişti.
2-2 sonrası, moral ve umut bulan G.Saray’ın, daha önce yanlış ya da yetersiz yaptıklarını, doğruya çevirme anlarıydı. G.Saray, bildik doğal haline döndü. Göbekten de daldı. Feghouli, bu doğruları süper golüyle ödüllendirdi. Kör kuyudan şifalı su çıkardılar.