Batıcı Gezi ayaklanmasının yıldönümü. 2013’teki ayaklanma, Batı’nın Türkiye içindeki unsurlarını çok iyi organize ederek tertiplediği bir ayaklanmaydı. Yakıp yıkma, yağmalama yapıp da bunu pişkince ‘Barış eylemi’ diye sunmak tam da Batı’ya has bir kahpelik!
Vatanınızı işgal ederler, tecavüz ederler, çoluk çocuk demeden katlederler buna da ‘Barış için, demokrasi için’ derler. İşgale, tecavüze, çocuk katliamına karşı çıkanlara da ‘Terörist’... İşte size iki cümleyle Batı!..
2013’te Batı, Türkiye’deki sağ unsurlarından Fethullahçı Terör Örgütü mensubu polisler üzerinden Sol unsurlarını sokağa döktü. FETÖ'cü polislerin bir yandan gaz bir yandan yol vermesiyle Türkiye’de Sol görünümlü bir devrim havası oluşturdular. Onların yapmak istedikleri devrime münasip olarak da yaktılar, yıktılar, yağmadılar, Müslüman Anadolu halkına saldırdılar... Netice, sermayeyi de arkalarına almalarına rağmen başaramadılar!
O dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Yüzde elliyi zor tutuyorum” sözleriyle dalga geçenler 15 Temmuz gecesi işgalciye selâm dururken, Erdoğan’ın bahsettiği yüzde elli tanka savaş uçağına “Dur” dedi! Türkiye’de Sol en büyük hüsranını 15 Temmuz gecesi Müslüman Anadolu halkının fevc fevc meydanlara akmasıyla yaşadı. İşgalciye geçit vermeyen Müslüman Anadolu halkı sokağı da mahalleyi de caddeyi de meydanları da şehirleri de dağları da özgürleştirdi!
Sol için bir utanç olması gereken Gezi ayaklanmasından hâlâ övgüyle söz etmelerini, destanlar yazmalarını da bir nebze anlıyorum! Ne yapsınlar, ellerinde başka da bir şey yok. Kala kala, Batı’nın kucağında devrimcilik oynamak kaldı. Yalnız, az rezillik midir, emperyalizmin en büyük silâhı olan televizyon kanallarını Taksim’de karargâh yapmak... Az rezillik midir, sermayenin meydanlara yığdığı birayı içip yağmaya çıkmak...
15 Temmuz gecesi Müslüman Anadolu halkının yazdığı destana “Kontrollü” diyerek leke sürmek isteyenlerin 100 yıla yakındır kimlerin kontrolünde olduğunu hakka’l yakîn biliyoruz. Katar’ı ablukaya almaya matuf hamlelerin Türkiye’yi de zor duruma düşüreceğini sanıp nasıl da seviniyorlar! Hakikaten şahsiyetli bir bünyeye ait midenin kaldıracağı melânetler değil. Ramazan ayı münasebetiyle kısa kesiyorum!..
Keşke Gezi ayaklanması, birkaç ağaç sever gencin isyanı olsaydı da bizler de onları anlamaya çalışsaydık; keşke!..