Cüneyt Çakır’ın ikram penaltısıyla, maçın skorunu adil olmayan şekilde 2-0’a çıkaran Beşiktaş; hakemle kazandı denilebilir mi?
Hem evet, hem hayır!
Evet... Çünkü o uyduruk penaltı verilmese, Antalyaspor’un o andan itibaren maçtan kopma hatası oluşmayacaktı. İş zora girince, umudu kırıldı. İnadı, ısrarı, karşı koyma arzusu sıfırlandı. Oysa maçın bitimine 26 dakika ve uzatmalarla birlikte yarım saat kadar uzunca bir süre vardı. Uyduruk penaltıyla yıkılmasalar, neler olacağını kimse kestiremezdi.
***
Baştakı soruyu tekrarlayalım... Beşiktaş, maçı hakemle kazandı denilebilir mi?
Hayır... Çünkü o penaltı anına kadar, Antalya presle rakibini rahat hareket ettiremese de; kendi de gol atacak dirilikte değildi. Eto’o düşük performanslıydı. Zaten takım arkadaşları da, onu pek besleyemiyordu. Durum 1-0’da kalsa bile, gol atma ihtimali yüksek oranlı değildi. Zorlansa da, Beşiktaş 3 puan almaya yakın taraftı.
Gene de, bir hakemin taraflardan birini katledecek şekilde penaltı yaratması; ister istemez galibiyete gölge düşürüyor.
***
Pepe’nin daha ilk maçında takıma oturmuş görüntüsü, kazanılmış 3 puandan daha fazla önem taşıyor. Ama düşük verimli Oğuzhan gerçeği, Talisca’nın geçen sezonki havasından biraz uzak kalışı, takımın vasat temposu; kuşku uyandırıyor. Ligin henüz ilk haftası oluşu, kesin hüküm için çok erken zaman dilimi olsa da; Acaba’lar illa da beynin içine girecek boşluk buluyor. Görünüş, çok da umut verici değil.
***
Başkan Fikret Orman’ın, “Beşiktaş’a ceza verirlerse, dünyayı ayağa kaldırırım” blöfü elinde patladı. Hem takıma hem kendisine ceza geldi ama; bırakın dünyayı ayağa kaldırmasını, kendi bile ayağa kalkamadı. Sindi, sustu, ortalıktan kaçtı... Utancından basın toplantısını iptal etti.
Yutamayacağın lokmayı, ağzına alma be başkan... Koca mangalda kül bırakmadın ama, bak böyle elaleme rezil oldun. Afra-tafra yapmak sana yakışmıyor.
***
Kısacası... Beşiktaş sezona, son iki yılın özgüven içindeki şampiyonu olarak giremedi. Transparan galibiyet, bu acı gerçeğin üstünü tam olarak örtemiyor. Ders almak lazım!