24 Haziran sürecini doğru okuyamayan eskimiş siyaset anlayışının altında ezilip kalır. Millet yenilenen İstanbul seçiminde çok net bir fotoğraf ortaya koydu. Bu sadece bir İstanbul seçimi değildi. Bir kere her şeyden önce gelmiş/geçmiş bütün darbelerin ya içinde ya da arkasında olan CHP, kendi tabanına demokratik yollarla da seçim kazanılabileceğini gösterdi. Bu çok önemli. Zira gelenekleri böyle olmasa da yavaş yavaş kavganın sandıkta yapılacağını öğrenmeye başlayacakları anlamına geliyor. Düşünsenize, seçim yapılıyor ve CHP de kazanabiliyor. Bu motivasyonla belki artık tanklara selam verip güvenli evlerde saklanmak türkü barlarda darbeciler şerefine kadeh kaldırmak yerine seçimlere hazırlanırlar. Yiğidi er meydanında görürüz biz de artık. İkincisi ve çok çok daha önemlisi ise seçimler öncesi liderin vaat ettiği ‘kızgın demirin soğutulması’ işi. İsmi “Türkiye İttifakı”… 82 milyonu kucaklayan bir büyük ittifak. Kalbi vatan, millet, memleket diye çarpan kim varsa bu ittifakın doğal bir bileşeni. Siyasal dönüşümler bir günden ertesi güne tamamlanmaz. Tüm bunlar 16 Nisan’ın çarpanları. Yavaş yavaş hepsi yerine oturacak. 23 Haziran seçimleri ise gerçek anlamda bir referans olmuş oldu. Herkes gereken mesajı çıkarmış olmalı.
O oylar AK Parti’ye döner belki ama size gelmeyecek
Seçimlerden önce usta Ahmet Kekeç uyardı sizi. “Bakın” dedi, “Şimdi Erdoğan’ın eli zayıflasın diye Ekrem İmamoğlu’na çalışıyorsunuz ama oraya kaydırdığınız oylar yarın bir gün başınıza dert olacak” dedi. Demedi mi? Davut medyası ne yaptı peki? CHP için kampanya yürüttü. Bugün CHP’ye giden AK Parti oylarına, öyle anlaşılıyor ki, Gül-Babacan bloku ile Davut medyası istikamet verdi. Fakat şimdi daha büyük bir dertleri var. Babacan’ın da Davutoğlu’nun da hazırlandığı ilk seçimlerde karşılarına İmamoğlu çıkacak. Peki o oyları nasıl geri isteyecekler? Belki AK Parti’ye döner ama yeni partilere gelmesi zor.
Bu seçimi yandaş yazarlar yüzünden mi kaybetti AK Parti?
AK Parti’nin görece zayıf olduğu her seçim sonrasında, Erdoğan’a yakın medyaya ayar vermeye çalışan bir güruh çıkar ortaya.‘İşte ne olduysa bunlar yüzünden oldu’ falan diye başlar verip veriştirmeye. Yetmez bir de talimatlar yağdırır, ‘atın bunları, değiştirin bu yazarları, kapatın bu televizyonları’ falan. Tabi bu saçmalığın ciddiye alınacak tarafı yok da düştükleri açmazı açığa çıkartmak adına dikkat çekmek istedim. AK Parti ya da Erdoğan yüzde 52 oy aldığında katkısı, desteği, payı olmayan bu medya, acaba İstanbul seçimleri kaybedildiğinde neden sorumlu tutuluyor? Her fırsatta ‘satmayan gazetelerin okunmayan yazarları’ diyerek aşağıladıkları ‘beyaz kompleksli’ bazı tiplerin seçimlerde beklenen netice gelmeyince faturayı buraya kesmesini hiç aklım almıyor. Bu bahsedilen yazarlar, “okunmayan, tesirsiz” yazarlarsa neden kızıyorsunuz ki? Nasıl olsa okuyan eden yok. Misal bir ‘ağır abi’ var. En son hangi vurucu etkili yazıyı yazdığı belli değil. Erdoğan’ı destekleyen televizyonlar arasında en çok izlenen programın yapımcısına laf yetiştiriyor twitter’da.‘Hep bunlar yüzünden’ falan diyor. Kendi imza gününe sadece biraz geç geldi diye bu devletin bir bakanına kitap fuarında etmedik laf bırakmayan bu kibir abidesinin hiç suçu yok ama bazı yazarlar trollük yapıyor AK Parti ondan seçim kaybediyor öyle mi? Karar verin. “Kimsenin okumadığı gazetelerin, kimsenin ciddiye almadığı yazarları” mıdır yandaş medya? Yoksa devasa oy kayıplarının sorumlusu olarak büyük bir etki gücü mü var? Son karar nedir? Önemli (belirleyici) midir bu yazar tayfası yoksa etkisi sıfır tipler midir? Bana da haber verirseniz bi’şi deneyeceğim.