Türkiye’ye karşı koalisyonun nasıl parçalı bir yapıdan oluştuğunu görüyorsunuz..
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schultz.. Ne diyor?.. “Eğer terörle mücadele yasanızı gevşetmezseniz, vizesiz Avrupa’yı unutun”.. Hemen arkasından İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün kurucusu Kenneth Roth.. PKK terör örgütünün çocukları katlettiği Bağlar katliamından bir kare fotoğrafı paylaşıp “İşte Erdoğan Türkiyesi’nin bir Kürt kenti olan Diyarbakır ve benzer yerleşim yerlerinde yaptığı bu” diye yazıyor.. Bunu görür görmez Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Varank, bu bilginin doğru olmadığını, o katliamın terör örgütü tarafından gerçekleştiğini bizzat kendisine açıkladığı halde, bu ifadesinden dolayı özür de dilemiyor..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “.. FETO, DAEŞ, PKK, PYD, topunuz gelin....” demişti Beştepe’de hatırlıyor musunuz?.. Şimdi bu topyekün saldırının ne anlama geldiği daha iyi
anlaşılmış olmalı.. Orada kastedilen salt terör örgütleri değil.. O örgütlerin arkasındaki güçlerin ittifakı..
Ve kuşkusuz ki yerli işbirlikçileri...
Almanya tarafından himaye edilen Can Dündar ne diyordu?
“Türkiye DEAŞ’a silah sevk ediyor”..
Yakasında CHP rozeti taşıyan Eren Erdem?
“Türkiye DEAŞ’a sarin gazı veriyor”..
Doğan Grubu’nun operasyonlarda kullandığı tetikçisi Tolga Tanış?
“Türkiye DEAŞ’a tezek veriyor”...
Alın size koalisyon..
Bunlar da ülkücü mü?
Kemal Kılıçdaroğlu, milliyetçi seçmeni cezbetmek için sert dönüşler yaparak söylem değişikliğine gitmeye çalışıyor.. En son kürsüden yüksek sesle, “Biz de ülkücüyüz” dedi.. Peki ama o milliyetçi seçmen sormayacak mı, “hepiniz ülkücü müsünüz sahiden?” diye.. Mesela;
- ‘Birlikte iyi salladık” diyen Şafak Pavey..
- PKK’lıların avukatlığını yapan Sezgin Tanrıkulu..
- Terörist cenazesine katılan Gamze İlgezdi..
- İran’la savaşırsak yerim İran’ın yanıdır diyen Eren Erdem..
Bunlar da mı ülkücü acaba?
Konumuz ayran
Milli içecek meselesi artık tartışılmaksızın yerleşmeye başladı.. Kimsenin ayrana itiraz edecek hali yok herhalde.. O zaman bir kaç detayı da gündeme getirmek şart oldu.. Milli içeceğimiz ayrana en önemli katkıyı, paket ayran üreten firmaların yaptığı muhakkak.. Marka olarak ayranı da dünyaya öyle anlaşılıyor ki bu firmalar taşıyacak.. Fakat bu ayranlarla bizim milli içeceğimiz ayran, aynı şey mi?.. Her biri sektörün yüz akı bu firmaların ürettiği ayran, benim evde kavanoza koyduğum yoğurdu çalkalaya çalkalaya yaptığım ayrana hiç benzemiyor.. Çünkü iş fabrikasyon olunca bildiğimiz yöntemler kullanılmıyor.. Fabrikalarda ayran, sütün fermente edilmesiyle ve tam yoğurt olmak üzereyken son aşamada su eklenmesiyle üretiliyor.. Bu da bizim damak zevkimize hitap etmiyor.. Eğer milli içeceğimiz ayranı dünyaya sunacaksak buna çalışmamız şart..