Geçtiğimiz hafta boyunca ABD-Kuzey Kore gerilimini konuştuk. Düzeltelim, yaşanan süreci “Donald Trump-Kim Yong-Un gerilimi” şeklinde tanımlarsak daha doğru bir ifade kullanmış oluruz. İki ülkenin lideri arasındaki bir söz düellosundan bahsediyoruz. Kuzey Kore’nin nükleer kapasitesi ile şov yapma girişimleri, Trump’ın tepkisi, Pyongyang yönetiminin olayı bir tık ileri götürerek, meydan okuması, koordinat ve zaman vererek ABD üslerine evsahipliği yapan Guam adasını vurma tehdidinde bulunması… Tam TV’leri CNN’e ayarlayıp bir ABD operasyonu beklemeye başlayacaktık ki, devreye Çin girdi. Washington’daki rasyonel akıl da hareket alanını görünür hale getirdi ve kriz kontrollü bir dinme sürecine ilerledi.
Buraya kadarı zaten güncel gelişmeleri sadece başlıklardan takip eden çevrelerin dahi malumu. Biraz satıraralarına indiğiniz zaman karşınıza çıkan tablo ise bambaşka. ABD askeri çevrelerinden iyi kulis alan bir internet sitesinde okudum. ABD askerlerinin, hele de kriz bölgelerine müdahale durumunda ilk harekete geçecek olan birliklerin hiçbir şekilde bu gerilimle ilgili bir fikri yokmuş. Haber “Military Times” adlı internet sitesinden. Resmi olarak görüşleri sorulduğunda, ABD birliklerinin her zaman için tehditlere cevap vermeye hazır oldukları şeklinde yorumlar yapılıyor ancak sohbetlerin “off-the-record” kısmı başladığında işler değişiyor. Bütün bu "gerilim”, “savaş tamtamları” gibi başlıklar Washington mahreçli bir retorikten ibaret gibi yorumlanıyor. Adres de verelim. Japonya, Yokosuka’daki ABD uçak gemisi Ronald Reagan’daki huzurlu havaya atıf yapılıyor. Hiçbir askeri talimatın gitmediği anlaşılıyor. Son derece sakin bir hava sözkonusu… Hiçbir askeri hazırlık yok özetle.
ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Asya turuna çıktı. Japonya, Çin ve Güney Kore’de temaslarda bulunacak. Seyahati öncesi beraberindeki gazetecilere, bu işi savaş sınırına gelmeden çözme niyetinde olduklarını söyledi. Gerilimi yerinde tespit etmeye çalışacak ABD’li komutan.
Pazar günü de ABD’de “Kuzey Kore” başlıklı ulusal güvenlik toplantısı vardı. Bu toplantının ardından, hem CIA Başkanı Mike Pompeo, hem de ABD Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı H. R. McMaster, bir çatışma olasılığının bertaraf edilebileceği vurgusunu yapmaya çalıştılar. Tabi başkanı boşa düşürmeden. “Yakın bir çatışma olasılığı yok ancak savaş olasılığı on yıl öncesine göre daha fazla” ifadesiyle yuvarlak bir söylemi tercih ettiler.
ABD diplomasisinin de krizi çözmek üzere işbaşında olduğuna dikkat çekildi. Etrafı toparlamaya çalışıyor ABD anlayacağınız.
Trump’ın içeride önemli bir baskıyla karşı karşıya olduğu malumunuz. Rusya soruşturması başta olmak üzere, ABD yerleşik düzeni çeşitli başlıklarla ondan kurtulmanın yollarını arıyor. Küresel sistemin uzak bir noktasındaki abartılı bir gerilimle güç gösterisi yapmaya çalıştı sanki birileri. Bir önceki yazımızda belirtmiştik ya, iki taraf da yeteri kadar şov yapar, günün sonunda ABD’nin süper güç niteliği egale edilir ve kriz rafa kalkar. Demedi demeyin.