Kılıçdaroğlu diyor ki:
"Başkan kanun yerine geçecek kararname çıkarabilecek."
Külliyen yalan.
Çünkü yeni sistemde Cumhurbaşkanının "kanun yerine geçecek kararname çıkarma yetkisi" yok.
İşin gerçeği şu:
Mevcut sistemde Bakanlar Kurulunun/Başbakanın kararname çıkarma yetkisi var.
Yeni sistemde Başbakanlık olmadığı için, işbu yetki yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına veriliyor.
Yeni sistemde Cumhurbaşkanının çıkaracağı kararnameler, sadece yürütme alanıyla ilgili olacak.
Kararnameler kanuna uygun olacak.
Meclis, kanuna aykırı olduğuna inanırsa bunu Anayasa Mahkemesine götürecek.
Anayasa Mahkemesi kanuna aykırıdır derse, kararname iptal olacak.
Meclis isterse yeni bir kanun çıkararak, kararnameyi rafa kaldırabilecek.
Kanunu yapan kim?
Meclis.
Kararnameler kanunun üstünde mi veya kanun hükmünde mi?
Hayır!
Ne kanunun üstünde, ne de kanuna aykırı olabilir.
O zaman Meclis’in kararnameler yoluyla devre dışı veya etkisiz bırakılacağı iddiası kocaman bir yalan.
Tam tersine, Meclis kanun yapıcı organ olarak ziyadesiyle belirleyici ve fonksiyonel olacak.
***
Kılıçdaroğlu diyor ki:
"Başkan Meclis’i feshedebilecek."
Külliyen yalan.
Çünkü fesih yok, seçimleri yenileme yetkisi var.
İşin gerçeği şu:
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanının zaten tek yanlı olarak ülkeyi seçime götürme, yani Meclis seçimini yenileme yetkisi var.
Cumhurbaşkanı bu yetkisini, 7 Haziran sonrasında Hükümet kurulamayacağı anlaşıldığında kullandı.
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı bu yetkisini kullandığında ne oluyor?
Kendisi yerinde kalıyor, sadece Meclis seçime gidiyor.
Yeni sistemde ise bu yetki Meclis’e de veriliyor.
Meclis gerekli görürse, Cumhurbaşkanı seçimini yenileme kararı alabiliyor.
Mevcut sistemde sadece Cumhurbaşkanına tanınan bu yetki, yeni sistemde Meclis’e de tanınıyor.
Dolayısıyla yetkiler eşitlenmiş oluyor.
Hangi taraf seçimleri yenileme kararı alırsa, kendini de seçime götürmüş oluyor.
Diyelim ki yeni sistemde Meclis, Cumhurbaşkanının iş ve işlemlerinden rahatsız olduğu için seçim kararı alırsa, Cumhurbaşkanıyla beraber kendisi de seçime gidecek.
Aynı şey Cumhurbaşkanı için de geçerli.
Yeni sistem, iki tarafa verdiği bu yetki dolayısıyla hem yasama organını (Meclis), hem de yürütme organını (Hükümet) güçlendirmiş oluyor.
Dahası, iki taraf arasında belirecek sorunların çözümü için uzlaşmayı adeta dayatıyor.
Çünkü taraflar için seçim kararı almak, yeniden seçilebilmek için ciddi bir risk oluşturuyor.
Diyelim ki Cumhurbaşkanı seçimleri yenileme kararı almışsa, bu durumda halkı ikna edemezse tekrar seçilemez.
Meclis’te bu kararı alan parti veya partiler için de aynı şey geçerli. Onlar da Meclis’teki varlıklarını yitirebilirler.
Sözün özü: Kılıçdaroğlu'nun fesih bahsinde dedikleri külliyen yalan ve çarpıtma. Meclis tasfiye edilmiyor, tam tersine daha bir güçlü hale geliyor.