TURAN: CHP, Kılıçdaroğlu’nun genel başkan yapıldığı günden beri normal bir parti değil. Atatürk’ün antiemperyalist partisi hiç değil. Türkiye karşıtı operasyon partisi. Kılıçdaroğlu’nun “belge” sicili tamamen FETÖ’ye dayalı.
KEMAL BEY’İN ARSIZLIĞI AİLESİNE HAKSIZLIK
“Göreve geldiği günden beri benzer iddiaları oldu Kılıçdaroğlu’nun, her seferinde altında kaldı ama maalesef hiç mahcubiyet duymadan yeni iddialarla ortaya çıkıyor. Bilal Erdoğan ile ilgili dediler ki IŞİD liderleriyle fotoğrafları var. Kebapçı çıktı fotoğraftakiler. Cumhurbaşkanımızın İsviçre’de banka hesabı var dedi, belge ortaya konmadı. Sayısız örnek var. Bugün de “belge” diye bazı kağıt parçalarını salladı elinde. Yalan olduğu ilk anda çıktı ortaya. Özür dileyerek söylüyorum, bu kadar arsızlık siyaset kültürümüzde yok. Makamlar bugün var yarın yok. Kılıçdaroğlu kimdi diye bakıldığında yalanlarla dolu bir siyasi geçmiş bıraktı denecek. Kendi ailesine, akrabalarına en büyük haksızlık budur diye düşünüyorum.”
- Kılıçdaroğlu genel başkan olduğu günden beri bazı iddialar ortaya atıyor, aslında siyasi kariyeri böyle. Ama iddialar boş çıkmasına rağmen hala koltuğunda. Siyaset bunu nasıl taşıyor?
Kılıçdaroğlu’nun göreve geldiği ya da getirildiği günden bu güne yedi seçim oldu, tamamını kaybetti. Daha vahimi, bir lider değiştikten sonra toplumda beklenti olur. Kılıçdaroğlu geldiğinde CHP yüzde 25’ti, hala yüzde 25. Bir gram artmadı oyu. Oy verenlerin büyük çoğunluğu -anketlerde gördüğümüz gibi- kerhen oy veriyor. İktidara kızıyor, Atatürk’ün, İnönü’nün hatırası var diyor oy veriyor. Kılıçdaroğlu’nun aldığı bir oy yok. CHP’nin kapısını kilitleseniz, hatırası var diye oy verecek bir grup insan var. 25’i 26 yapamamak büyük problem. Dolayısıyla yüzde 25 Kılıçdaroğlu’nun oyu değil. O olmasa da bu 25 alınacak. Kılıçdaroğlu oyunu yüzde 26 yapamadı yapamaz da! Bu milletin irfanı, izanı buna izin vermez!
YÜZDE 25’İ 26 YAPAMADI
- O zaman neden ısrar ediliyor Kılıçdaroğlu’nda? Neden partide değişim iradesi yok?
Kılıçdaroğlu’ndan sonra partide bir yönetim tarzı değişikliği oldu. Kılıçdaroğlu’na kadar öyle ya da böyle milli duruşu, ulusal hassasiyeti, milliyetçi refleksi olan bir CHP vardı. Sayın Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde parti grubu böyleydi. Kılıçdaroğlu’nun kasetle genel başkan yapılmasından sonra farklı bir yapı ortaya çıktı. O güçlü CHP’li siyasetçiler adeta kovuldu. Marjinal hareketlerden beslenen bir grubu genel merkeze getirdiler. Vekiller de değişti. Baykal döneminde gördüğümüz ulusalcı CHP gitti, bambaşka alanlara hizmet eden bir CHP geldi. CHP adeta bir kliğin partisi haline dönüştü. Kılıçdaroğlu, parti içinde tüm sesleri susturdu. Bütün bunlar Kılıçdaroğlu’nun bir proje olduğunu ortaya koyuyor.
DİYET BORCU VAR
- Ne olmadığını söylediniz ama bugünün CHP’sinin ne olduğunu da tanımlar mısınız?
AK Parti kurulduktan sonra bilindik manevralarla durdurulmak istendi. Genel Başkanının milletvekili adayı olması engellendi. Değişik kurumların vesayetiyle siyasete ayar verilmeye çalışıldı. AK Parti bunu kabul etmedi. Milletle beraber yol yürüdü. Seçimleri kazandı, tekrar iktidara geldi. Askeri vesayet, kapatma davası gibi yollarla AK Parti’yi dizayn edemediler. Bu ihtimal ortadan kalkınca muhtelemen derin akıl diye düşündüğümüz yapı CHP’ye operasyon yaptı. Dışarıya karşı “Yes, Sir” diyen bir AK Parti’nin olmaması, millet iktidarını hakim kılmaya çalışan bir AK Parti’nin olması derin aklın CHP üzerinden operasyona girişmesine sebep oldu. CHP’nin başındaki zatı bir kaset operasyonuyla değiştirdiler ve kendilerine diyet borcu olmasını sağladılar.
ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ DEĞİL
- Kılıçdaroğlu diyet borcunu ödemek için mi yapıyor bu siyaset dışı hamleleri?
Evet. Yoksa yaptıkları akıl alır gibi değil. Bu hamlelerinin hiçbir hesaba, ahlâki kritere dayanmaması bundan. Kılıçdaroğlu, imkânlarını borçlu olduğu odakların talimatlarını yerine getirmek için harcıyor. Bakın CHP, bizim bildiğimiz antiemperyalist Mustafa Kemal’in partisi değil artık. İnönü’nün Johnson’un mektubuna karşı verdiği tepkiyi hepimiz biliyoruz. Ecevit, haşhaş krizinde ABD’nin karşısında egemenliğimizden taviz vermiyor. Bu isimler bir devlet adamının vermesi gereken tepkileri vermişler. Fakat yeni CHP yönetiminde böyle bir devlet adamlığı yok. CHP altı ok ilkelerine sahip, antiemperyalist bir parti değil. Belli amaçlar için dizayn edilmiş genel başkanından parti yönetimine sadece marjinal gruplarla ilişkide olan bir parti. Kimi zaman DHKP-C’ye, kimi zaman FETÖ’ye, kimi zaman küresel odaklara yakınlığıyla bilinenlerin gönüllü temsilciliğini üstleniyor. Daha bir kaç gün önce bir CHP vekili “Trump kazanıyor. Suudi Arabistan’da değişim başladı. Erdoğan ve siyasal kadrosu da nasibini alacak ve gidecek. Başka alternatif yok” diye konuşma yaptı! Umudu, iddiası ABD operasyonu ile Erdoğan’ı göndermek. Bir insan bu kadar alçalabilir mi? Şunu diyebilirsin; “Seçimi kazanacağım ve Erdoğan’ı yeneceğim.” Ama “ABD’de şu adam kazanıyor, Erdoğan’ı gönderecek” demek çok hazin. CHP için utanç verici. Ama bu, CHP seçmeninin sorunu.
OPERASYON ODAĞI CHP
- Ama bir şeyin de işareti herhalde?
Bakınız küresel sistemde ülkeleri dizayn etmeye çalışan yapılar, lobiler, aileler vardır. Bunlar kimi zaman FETÖ gibi, kimi zaman DHKP-C gibi örgütleri kullanırlar. Gün geldi PKK’yı kullandılar. Üzülerek söylüyorum bugün kullanılan yapı CHP’nin bizzat kendisidir.
CHP Sincan’da görülen FETÖ davalarını takip edebilecekken, gidip yurt dışındaki kumpas davalarında başrol oynuyor. Vekilleri aktif savunuculuğunu yapıyor. Oradan polemikler üretip Türkiye’nin gündemine oturtmaya çalışıyor. Ortaya çıkan CHP fotoğrafı, farklı bir CHP’yle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. Bizim yakın çevremizde akrabalarımızda da CHP’liler var. Bu insanların derdi kumpas davaları değil. Onlar, Atatürk’ün partisine sahip çıkıyorlar. O CHP, bu CHP değil. Düşünün, CHP “kontrollü darbe” söylemini Alman istihbaratı ve FETÖ ile aynı dönemde devreye soktu. Başlı başına bu bile, CHP’nin nasıl bir operasyona alet olduğunu ortaya koyuyor. AK Parti’siz, Tayyip Erdoğan’sız bir Türkiye oluşturmak isteyenlerle birlikte çalışıyorlar. Dertleri iktidar olmak değil. Küresel odakların hizmetinde Erdoğan’ı yıpratmak. Hiçbir ahlaki değeri kalmayan, sadece iftira atan bir CHP var.
2019’A HAZIRLANIYORUZ
- 2019 belli ki erken geldi ve çok sert başladı. Cumhurbaşkanı ve AK Parti nasıl yönetecek bu süreci?
Geçmiş seçim dönemlerinde de gerginlikler yaşadık. Ancak 2019, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilk geçiş olacağı ve dönüşü olmayacağı için mevcut sistemin devamını isteyenler her türlü gerginliğe yönelecekler. Ama bizler hazırız. Daha çok gayret edeceğiz. Tüm toplumsal kesimlere ulaşacağız, derdimizi anlatacağız, tabınımızı genişleteceğiz.
KASETLE GELEN DEKONTLA GİDEBİLİR
“Siyasi gündemi boğmaya, bulandırmaya çalışıyorlar. “Belge” etrafında gizem yaratmaya uğraştılar. Meclis Araştırması istediler. Belgeleri o zaman açıklayacağız diyerek Meclis’i bile tehdit ettiler. Dekontlar dağıtılınca gördük ki, ilk gün söylediğimiz gibi yurt dışına para transferi yok. Türk bankaları arasında yurt içine transfer var. Elindeki dekontu bile doğru düzgün okuyamayan bir siyasi akılla karşı karşıyayız. Acaba CHP’de bir klik Kılıçdaroğlu’nu kandırıp saf dışı mı bırakmak istiyor. Çünkü bu kadar hatayı Kılıçdaroğlu bile yapamaz.
- Kaset operasyonuyla gelen dekontla mı gidecek?
Aklıma gelmiyor değil. Bizi mahcup ediyor, yanlış yapıyor partiyi zayıflatıyorsun, diye parti içinden itiraz mı yükselecek?
Merakla bekliyorum.
‘YES SİR’ DİYECEK ADAY ARIYORLAR
- 2019 cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemek için yapılan bir operasyon mu bu?
Aynen öyle. Sözüm ona Tayyip Erdoğan aday olamayacak. Onun yerine de uzlaşmacı (!), dengeci “Yes, Sir” diyen birilerini aday yapmaya çalışacaklar. Niçin? Uluslararası arenada “Yes sir” diyen bir Türkiye’ye ihtiyaç duyduklarından ötürü. “Yes sir”, “Hiçbir işe burnunu sokma, dediklerimizi harfiyen uygula, bölge politikalarına sesini çıkarma” politikasıdır.
- ‘Yes Sir’ü diyecek aday kim, henüz bilinmiyor ama yeri hazırlanmaya, daha doğrusu boşaltılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. O aday CHP içinden mi çıkacak, AK Parti içinden mi?
Halkın güya kabul edeceği, kendi dinamiklerine uygun olduğunu düşündükleri birini bulmak isteyecekler. Tabii ki AK Parti’li birinin olması toplumsal taban açısından daha kıymetli onlar için. Zaman zaman dedikodu çıkarıyorlar. AK Parti içinden birilerine parti kurduruyorlar, AK Parti’ye yakın isimleri başka partilerin yanında konumlandırıyorlar. Ama önceki deneyimlerden de biliyoruz ki hiçbir girişimden sonuç alamadılar. Benzer operasyonlar yapacakları kanaatindeyim. CHP’nin mevcut yapısının Türkiye’yi temsil etmesi oldukça güç. İster istemez Türkiye toplumunu bilen, toplumsal uzlayışı yakalayabilen insanlar bulmaya çalışacaklar. Ama siyaset hesapla, kitapla, senaryoyla olan bir iş değil. Siyaset meydanda, halkla yapılan bir iş. Şimdiye dek dedikleri tutsaydı 40 tane başbakan, 40 tane cumhurbaşkanı değişecekti. O yüzden bunlar 2019’da Erdoğan aday olmasın diye güya yolsuzluk, otoriterlik, sertlik gibi iddialarla operasyon yapmaya çalışacaklar.
CHP ARTIK BİR PARTİ DEĞİL
- Böyle bir iddiadan önce partinin hukuk ve siyaset kurmayları belgenin niteliğini kaynağını niyetini tartışmaz mı?
Siz çok iyi niyetlisiniz. Hala CHP’yi parti olarak düşünüyorsunuz. CHP şu an iktidara gelmek, hükümet kurmak isteyen, Türk ekonomisini, siyasetini, demokrasisini büyütmek isteyen bir parti değil. Türkiye’nin uluslararası alanda itibarını bozmaya çalışan, hükümet gitsin de ne olursa olsun diyen bir parti. FETÖ, DHKP-C bunu neden yaptı diyebiliyor musunuz? Şu an CHP’nin geldiği yer burasıdır.
CHP SİYASETEN İNTİHAR ETTİ
- Dekontları kim vermiş olabilir?
CHP’nin yaptığı bir intihar eylemi. Bakınız ticaret kuralları çerçevesinde bankacılık kanunu var. Ticari sırrı bozmak hem banka hem yapanlar açısından suç. İkincisi “bankadan istedim verdiler” ya da “vatansever bürokratlar verdi” denilecek belgeler değil bunlar. O “vatanseverler” neden 6 yıl beklemiş? FETÖ’nün bir dönem kullandığı, sahte delil, adam dinleme ve zamanı gelince birilerini aracı etme metodu işliyor. Kılıçdaroğlu’nun “belge” sicili FETÖ’ye dayalı zaten.
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ