CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nda Afrin harekâtı ile ilgili bir burukluk, tutukluk var.
Aynı ruh hali 15 Temmuz için de oldu.
15 Temmuz’da milletin direnişini desteklediğini söyledi ama “tankların önüne ilk ben çıkarım” demesine rağmen havaalanında tankların arasından geçti gitti.
Daha sonra bir yandan 15 Temmuz şehitlerinin evlerini ziyaret etti, bir yandan da 15 Temmuz darbe girişimini “kontrollü darbe”, “tiyatro” diye yaftalamayı sürdürdü. Doğru ile yanlış arasında salınıp duruyor.
Aynı şeyi Afrin harekâtı için de yaptı, yapıyor.
Önce harekâta hak veriyor, doğru buluyor (19 Ocak 2018):
"Hiçbir devlet kendi sınırlarında kendisine düşman olacak bir terör örgütü istemez. Her devletin terör ve terör örgütleri ile mücadelesi evrensel bir haktır.”
Sonra ABD ve Avrupa’nın algı operasyonuna destek veriyor, Türkiye’yi dışarıya jurnallemeyi ihmal etmeden kabahati Erdoğan’a, hükümete yüklüyor:
“Türkiye'nin başına bütün bu olayları açan da bu hükümettir. Suriye'nin iç işlerine karışmasaydık, silah göndermeseydik, terör örgütlerine destek vermeseydik bunlar başımıza gelmezdi.” (Bu yaklaşım, beşinci kol faaliyetini andırıyor.)
Araya, “mutlaka Esad’la görüşün” diye bir rica da ekliyor.
Bir de fitne hamlesi oldu, CHP liderinin. Kılıçdaroğlu, “zafer ordunundur, iktidarın değildir” dedi.
En sonunda saçmalamanın, sorumsuzluğun en çarpıcı örneğini verdi: “Askerimiz Afrin’in içine girmesin” dedi.
7 Şubat’ta Milliyet'ten Serpil Çevikcan, Hürriyet'ten Abdulkadir Selvi, Habertürk'ten Muharrem Sarıkaya'ya şöyle diyor:
“Türkiye kendi güvenliğini sağlayacak yere kadar gitmeli. Ondan sonrası doğru olmaz. Ben Afrin’e girilmesini asla doğru bulmuyorum. Kenti ele geçirmek gibi bir düşünce olmamalı. Afrin’e, terör örgütü Türkiye sınırına konuşlanmasın diye girdik. Daha derinlere inmenin mantığı yok. Hiç gerek de yok. Daha fazla şehit veririz, yazıktır, günahtır…”
Dün Genelkurmay’dan yapılan son açıklamaya göre harekâtın 48. gününde etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3089 oldu. TSK ve ÖSO birlikleri güneyden Cinderesi'ne giriş yaptı. Cinderes de PKK'dan temizlendi. Afrin kent merkezine 8 kilometre kaldı.
Şimdi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na sormanın tam sırası.
Askerimiz sizin işaret ettiğiniz güvenli noktaya geldi mi? Artık durmak gerekiyor mu?
Hala Afrin şehir merkezine girilmesini yanlış buluyor musunuz?
Afrin’e girilmezse, askerimizin, ÖSO birliklerinin güvenliği nasıl sağlanacak, bu konuda da bir açıklamanız olacak mı?
Hiç bilginiz olmadığı halde, askerî konularda neden böyle pervasızca konuşuyorsunuz?
Ana muhalefet lideri olmanıza rağmen, askerimizin moralini bozmaya, harekât hakkında tereddütler oluşturmaya yönelik laflarınızın, CHP tabanını da rahatsız ettiğinin farkında değil misiniz?
Anketler, CHP’ye oy verenlerin yüzde 78’inin Zeytin Dalı operasyonunu başarılı bulduklarını gösteriyor.
Sayın Kılıçdaroğlu, siz kendiniz bir anket yaptırın. Acaba CHP’ye oy verenlerin yüzde kaçı sizin gibi düşünüyor ve “Afrin’in içine girilmesin” diyor?
Sizin Afrin harekâtı ile ilgili yanlış ama Batı ile paralel algı çabalarınız, farkında mısınız, TSK tarafından hiç kaale alınmıyor. Siz “Afrin’in içine girilmesin” dediğinizde, Genelkurmay size cevap verme gereğini bile duymadı.
Milletçe farkındayız, “Afrin’in içine girilmesin" demek, “oradaki teröristlere dokunmayın” demektir.
Milletçe farkındayız, “Afrin’in içine girilmesin” demek, Afrin harekâtının hedeflerine ulaşmadan sonlandırılması demektir.
Bunu da en çok ABD istiyor.
Kılıçdaroğlu’na sorduğumuz soruyu tekrarlayalım: TSK ve ÖSO birlikleri, Afrin’in kapılarına dayandı, daha ileri gidilmesin mi?