Hani Kılıçdaroğlu’nun, bozdurup bozdurup harcadığı şu meşhur yürüyüşü vardı ya…
Hani Enis Berberoğlu’nun mahkumiyeti konusunda kaybettiği “Adalet”i E5’te aramıştı ya!..
İşte o yürüyüş sebebiyle Bahçeli kendisine “Pensilvanya’ya kadar git” demişti.
Bu göndermeye çok bozulan Kılıçdaroğlu, o koltuğa oturduğu günden bu yana peşini bırakmayan “FETÖ bağlantısı” iddiaları hakkında ilk defa güçlü bir kanıt (!) sunarak, “Ben ne Pensilvanya'ya gittim, ne konuştum, ne Pensilvanya bana teşekkür etti. Fetullah Gülen rahatsız olduğu zaman yayınlanan teşekkür ilanında genel başkan olarak sadece benim adım yok” demişti.
Bendeniz, Kemal beyin; üzerine basa basa yaptığı açıklamayı pek manidar bulmuştum.
Çünkü ifadesinde, “ileri tarihlerde yeri gelince kullanmak üzere özel hazırlanmış bir argüman” kokusu vardı.
Bu ise tam bir FETO tarzıydı.
Kılıçdaroğlu-FETÖ mutabakatı
Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği o ilanda benim de ismim vardı.
Ve ben, medyaya serpiştirilmiş FETÖ deterjanlarının, leş kargası gibi üzerime çullanacağını bile bile kendimi ihbar ederek (!) o listeye nasıl girdiğimi yazmıştım.
Sonrası çorap söküğü gibi sökün etti. Meğer herkes, aynı emrivaki yöntemlerle o listeye yazılmış.
Bunun üzerine ben de,“FETÖ’nün, cumhurbaşkanı ve başbakan dahil; istediği herkesi dahil ettiği o listede Kılıçdaroğlu yoksa ve beş yıl sonra da bunu üzerine basa basa vurguluyorsa, bunun tek anlamı, FETÖ-Kılıçdaroğlu mutabakatıdır” demiştim.
Kılıçdaroğlu yürürken ayağının tozuyla, eskiyen ayakkabısıyla uğraşan gazeteciler (!), bu önemli ayrıntıyla hiç ilgilenmemiş, tahmin ettiğim gibi benim dürüst paylaşımımla dalga geçmişlerdi ki, hiç şaşırmadım.
Meğer neler olmuş
Aradan iki yıla yakın zaman geçti.
Önceki akşam İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Veyis Ateş’in programında çok ilginç bir belge paylaştı:
“Kılıçdaroğlu, Ekim 2013’te CHP Genel Merkezinden, Mustafa Yeşil’in verdiği numaradan Pensilvanya’yı aradı, fakat ‘ilaç aldığı için konuşacak durumda değil’ cevabını aldı. Bunun üzerine Mustafa Yeşil ile konuştu; durumunu sordu, ‘Geçmiş Olsun’ dileklerini sundu.”
Devamı daha ilginç…
“İlan çıkmadan 3-4 gün önce Ekrem Dumanlı, Kılıçdaroğlu’nun basın danışmanı Baki Özilhan’ı arayıp, ‘Gazetede vereceğimiz ‘Geçmiş olsun’ ilanında Kılıçdaroğlu’nun ismini verelim mi’ diye sordu. Baki bey konu hakkında bir şey bilmediği için bir şey söylememiş. Sonra Mustafa Yeşil’i danışmanı arar, o da Kılıçdaroğlu’na sorar. Kılıçdaroğlu, ‘Şimdilik ismime yer vermesinler” der ve o listede adı yayınlanmaz.”
Kemal beye bu ayrıcalık niye?
O listede yer alanların çoğu hileyle dahil edildikleri halde hiçbirine, “Bu ilanda yer almak ister misiniz” diye sorulmamıştı. Kılıçdaroğlu ise Pensilvanya’yı kendi iradesiyle aramış olmasına rağmen özellikle; “Teşekkür ilanında ismine yer verelim mi” diye sorulmuştu.
Sadece Kılıçdaroğlu’na uygulanan bu “ayrıcalık” sizce ne anlama geliyor?
***
Yıllar önceki tespitimi tescil ettikleri için Sayın Soylu’ya çok teşekkür ediyorum.
Bu arada Kılıçdaroğlu hakkındaki bir sözüne de özür dileyerek itirazımı iletmek istiyorum.
Kendileri o yayında, “Kılıçdaroğlu maalesef Türk siyasetine ‘yalan’ı katmıştır” dedi.
Sayın bakan, “yalan” ifadesi tek başına; Kılıçdaroğlu’nun Türk siyasetine yaptıklarını asla izah edemez.
Bakmayın aldığı sufle ile sık sık tekrarladığı “Siyasetteki FETÖ ayağı” yaygarasına, asıl vahim olanı; Kılıçdaroğlu siyasete “FETÖ tarzı”nı katmıştır.