Konuya girmeden önce İmamoğlu'nun Saraçhane'deki bir serzenişine tepkimi ifade edeyim.
Kâğıda bakarak defalarca, "Bu ülkeyi yönetenlerin, ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var, sizinle ne alıp veremedikleri var? Sizden ne istiyor bu insanlar?" deyip durdu.
Bu soruyu asıl milletimizin makul çoğunluğu, CHP zihniyetine, CHP'nin tek parti uygulamaları için yıllardır soruyor.
Aziz milletimizle ne alıp veremediğiniz vardı da;
Ezanı aslından uzaklaştırdınız?
İstanbul'un fethinin sembolü Ayasofya'yı müzeye çevirdiniz?
İslam'a asırlardır bayraktarlık yapmış milletimizi, sırf dindarlığından dolayı aşağıladınız, gerici/yobaz diye yaftaladınız? Batı'nın süfli ahlâk anlayışını dayattınız?
Bıkmadınız, usanmadınız hâlâ LGBT diye Batı'nın ahlaksızlıklarını evlatlarımıza, nesillerimize dayatmakta ısrar ediyorsunuz?
Vesayetin siyasî kolu olarak bütün darbelere goygoyculuk yaptınız, milletin evladı Menderes'i astınız.
Ha, ne derdiniz var milletimizle? Ne alıp veremediğiniz var insanımızla?
Gelelim, bir yargı kararı üzerinden Kılıçdaroğlu'na çekilen operasyona...
Yargı kararı, tartışılabilir. Üstelik daha kesinleşmemiş bir yargı kararı.
Herkesin dikkatini ne çekti?
İmamoğlu'nun adaylığını 6'lı masaya dayatmakta ısrarcı olan Akşener'in başını çektiği odaklar, Kılıçdaroğlu'nu rezil etme senaryosunu önceden yazmışlar.
Daha karar açıklanmadan İmamoğlu, 2 saat öncesinden Saraçhane'de buluşma çağrısı yaptı.
Düğmeye basılmışçasına önce Akşener', "yola çıktım geliyorum" dedi. Diğer muhalefet liderleri hep bir ağızdan "geliyoruz" dediler.
Akşener bir de İmamoğlu'na sarılıp kucaklamaz mı? Neydi o sarmaş dolaş söyle? Dilek İmamoğlu'nun yüzü asıldı. Eşi bir ceza almıştı ama bir anda Başkan'ın odası düğün havasına girmişti.
Bu şımarıklık, bu hafiflik de neyin nesiydi?
Tezgâhı kuranlar hızlı hareket ediyorlardı.
Kılıçdaroğlu nasıl kandırıldı bilmiyoruz ama mahkeme günü belli olduğu halde Almanya'ya gitmişti.
Kılıçdaroğlu tezgâhı fark etti, Almanya'yı anında terk etti.
Şu anda 6'lı masada şaşkınlık var. İmamoğlu dayatmasına karşı CHP yönetiminin Kılıçdaroğlu savunması, her şeyin önüne geçti.
Kılıçdaroğlu pes etmeyecek.
İki olayı paylaşayım.
1. Kılıçdaroğlu, mahkeme kararından bir gün önce gazetelerin Ankara temsilcileri ile buluştu.
Kendisine sordular. "Akşener; Yavaş ya da İmamoğlu'nun adaylığını mı istiyor?"
Soruya hazırlıklıydı: "Sayın Akşener'in görüşüne saygı duyarım. İki belediye başkanımız da görevlerini başarı ile yürütüyorlar. Ben de bu şekilde yürütmelerini istiyorum."
2. İmamoğlu bir televizyon kanalının sabah programında meydan okudu:
"İBB Başkanı olarak iyiyim, başka bir göreve talip değilim mi diyorsunuz?" sorusuna, "Böyle bir şey denir mi ya? Bana öyle geliyor ki bu omuzlar bütün yükleri taşır" dedi.
Hemen mahkeme kararının ertesi günü sabah Kılıçdaroğlu,
Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın, "Bu iş cumhurbaşkanı adaylığını etkilemez mi?" sorusuna, "Etkilemez" diye karşılık verdi. Ekrem İmamoğlu'yla ilgili değerlendirmesinde ısrarla, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünü ön plana çıkardı. "Ekrem Bey'i İstanbullulara hizmet etmekten alıkoyamayacaklar" dedi.
Akşener Saraçhane'de kıpır kıpır iken Kılıçdaroğlu'nun yüzü asıktı. Israrla, 16 milyonun İmamoğlu'nun yanında olduğunu söylüyor,
"Hiç kimse hiçbir güç Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten alıkoyamaz. Görevini onuruyla ve şerefiyle yapacaktır" nakaratını tekrarlıyordu.
Meral Akşener ise bastırmaya devam ediyordu; "Artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye'nin de senin yanında olduğunu buradan, Saraçhane'den görüyoruz..."
6'lı masanın maceraları asıl şimdi başlıyor...