Son düzlükte Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’ye iyi çelme taktı.
İnce, sol kimliğine ihanet ederek Amerika’dan medet umdu. Kendisini bir Amerikalı aramış da F. Gülen’in iade talebinde Türkiye usulüne uygun dosya göndermemiş. Türkiye FETÖ elebaşını istemiyormuş. Zaten ABD de verme taraftarı değilmiş.
Aslında seçime Amerika üzerinden hile karıştırmanın daniskası bu rezalete, “Erdoğan gitsin isterse Türkiye parçalansın, batsın” histerisine yakalanmış olanlar seslerini çıkarmadılar. “Hop bir dakika Amerika’yı bu işe neye karıştırıyorsun” demediler.
İnce’ye, “kim bu Amerikalı, açıkla” dendikçe, İnce utanmazlığı bir perde daha yükseltti ve “Amerikalılar, benim kazanacağımı biliyor, ‘kazandıktan sonra açıklayabilirsin’ diye teminat verdiler” demez mi?
Nereden bakarsanız bakın İnce, kendi devletine güvenmiyor, devlet kurumlarını doğruyu söylememekle suçluyor. “İşin doğrusunu Amerikalılar söyledi”, ben onlara güveniyorum diyor.
Böyle bir adam Cumhurbaşkanı olsa Amerikalılar bunu elinde oynatmaz mı?
Bu ülkeye Cumhurbaşkanı olmak isteyen İnce gibi birinin iktidar hırsı için sınır tanımadığının ve gözü dönmüşlüğün utanılacak bir örneği var karşımızda.
Şaşırdığımı itiraf etmeyelim. Kılıçdaroğlu, bu İnce’nin bel bağladığı ABD mizansenini bir ciddiyet örneği ile bozdu.
İade taleplerini içeren belgeleri incelemek üzere hükümetin daveti ile çalışma yapan CHP heyetinin hazırladığı raporun, İnce ile birlikte kendisine de geldiğini söyledi ve bombayı patlattı: Belgeler, ABD’nin Fetullah Gülen’i iadesini gerektiriyor…
Bu sözlerin söylendiği dakikadan itibaren İnce dut yemiş bülbüle döndü.
Kılıçdaroğlu, hem İnce’nin doğruyu söylemediğini, hem de Amerikalıların İnceyi arayıp aramadığının da sorgulanması gerektiğini kendi adayının suratına çarpıverdi…
Kılıçdaroğlu bunu neden yapmış olabilir?
1.Muharrem İnce’de, Türkiye’nin menfaatlerini Amerikalılara karşı koruma hassasiyeti sıfıdır. Zerrece devlet adamlığı vasfı yoktur.
Hüsnü zan ile söylersek, Kılıçdaroğlu, Cumhuriyeti kuran partinin millilik damarının kopmadığının hatırlatmasını yapmıştır.
Muharrem İnce, kendi devletine değil ABD’ye güvenirken Kılıçdaroğlu kendi devletine olan güvenini açıklamıştır.
2. Kılıçdaroğlu, İnce’yi aday gösterirken onu siyaseten bitirmek düşüncesiydi. Çünkü CHP adayının Cumhurbaşkanlığını kazanmasına inansaydı kendisi aday olurdu. İnce’yi itekleyerek ondan kurtulmanın yolunu bulmuş olacaktı. Ama evdeki hesap bozulur gibi olmaya başladı. İçerden dışarıdan belli odaklar, sırf Erdoğan’ı ikinci tura bırakmak için İnce’yi parlatma, şişirme algı operasyonuna umulmadık bir destek verdiler.
Kılıçdaroğlu buna dur demenin gerektiğine karar vermiş olabilir.
Sebep ne olursa olsun karşımızda Muharrem İnce gibi gerçekten iktidar hırsı için hiçbir ölçü, kayıt kuyut tanımayan bir karakter var.
Diyarbakır’da aslında CHP değil HDP mitinginde konuştuğunu bildiği için Demirtaş’ın adını sık sık söyleyerek kendini alkışlatan bir İnce var.
Ertesi gün de Kayseri’de, “PKK Türkiye’nin her yerinde kol geziyor” diyen bir Muharrem İnce var.
Muharrem İnce biliyor ki, Kayseri’de söylediğini Diyarbakır’da söylese, bütün o kalabalık kendisini yuhalar ve meydanı hemen boşaltırlardı.
Daha hangi tezatlarını sayalım? Dün başörtüsü için “bunlar okullara, kamuya bile türbanı sokmaya çalışıyor” deyip, şimdi başörtülü kız kardeşini, sırf siyasi istismar için utanmadan sıkılmadan konuşma platformuna çıkartıyor.
Şurada 10 gün kaldı, bir artistlik nasıl son bulurmuş göreceğiz…