Geçen gün CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Tokat’ta yaptığı konuşmayı dinlerken Nasreddin Hoca’nın “Hanım, et buysa kedi nerede, yok bu kedi buysa et nerede?” diye biten fıkrasını hatırladım.
Çünkü Kılıçdaroğlu, 1 milyon kişinin ‘OHAL mağduru’ olduğunu söyledi.
Yani “15 Temmuz’dan bu yana devletin dokunduğu herkes mağdurdur” diyor.
Peki herkes masumsa, bu darbeyi kim yaptı o zaman?
“Efendim, darbe ile hesaplaşılacaksa kalkışanlar cezalandırılsın...”
Bunu kim diyorsa FETÖ’yü maskelemeye çalışıyor demektir.
Artık herkes biliyor ki 15 Temmuz, TSK içinde planlanmış değildir.
Bu kalkışma, devletin bütün kurumlarında kökleşmiş örgütün, üst akılla planladığı yeni tip bir işgal girişimidir.
Onun için, “Darbe ile hesaplaşmak istiyorsanız o gece suç işleyenleri yargılayın” demek, alçak bir FETÖ söylemidir.
40 yıllık kuluçka döneminden sonra Askeri Casusluk, Balyoz ve Ergenekon kumpaslarıyla başlayıp 17/25 Yargı Darbesiyle devam eden ve 15 Temmuz’da finale ulaşan bu ihanet şebekesinde yer alan herkes, o gece halka ateş eden hainlerle suç ortağıdır.
Kılıçdaroğlu’nun lisan-ı hâli ne diyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan milli olmanın ölçüsünü “Darbeye ve her türlü teröre karşı olmak” şeklinde net olarak ifade etmiş olmasına rağmen, bizim mahallenin kompleksli sakinleri, bu samimiyetsiz görüntülere hemen teslim olsalar da Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı’ya da Beştepe’ye de “mecburen” gittiğini ve diğer Erdoğan düşmanı yandaşlarıyla birlikte ilk fırsatta yine fabrika ayarlarına döneceğini biz zaten biliyorduk.
Ayrıca, siyasette hiçbir varlık gösteremeyen Kılıçdaroğlu’nun, yerini korumak için istismar edemeyeceği hiçbir değer olmadığını da biliyoruz.
Ancak...
Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki tutumu, “fabrika ayarlarına dönüşü”yle veya “istismar siyaseti”yle izah edilebilecek bir çizgi değildir.
CHP tabanının da bu gidişatı dehşetle izlediğinden eminim.
Gelin bu savrulmayı birlikte irdeleyelim...
FETÖ-Kılıçdaroğlu ilişkisi ne kadar temiz
FETÖ’nün, CHP’ye ve özellikle de Kılıçdaroğlu’na önemli yatırımlar yaptığını biliyoruz.
Bir kere nice kurt siyasetçinin at koşturduğu bir partide, bir gün önce aday bile değilken bir gecede genel başkan olan bir isimdir Kılıçdaroğlu.
Ben bu sürecin yeteri kadar konuşulmadığını düşünüyorum.
Bu tür bir nöbet değişimi, mesela AK Parti’de gerçekleşseydi bizim cevval(!) gazeteciler yine böyle mi davranırdı acaba?
Bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu’nun “FETÖ ile beraberdiniz” ithamlarına...
Bir türlü gölgesinden çıkamadığı Erdoğan’dan kurtulmak için FETÖ ile ittifak kuran, hedef birliği içerisinde FETÖ ile omuz omuza çalışan Kılıçdaroğlu’dur.
Zira devlet içindeki “Paralel Yapı”, dosya siyaseti ile kısa yoldan hedefe ulaşmaya çalışan Kılıçdaroğlu’na sürekli servis yapmıştır.
Kumpas kasetlerden, MİT TIR’ları dosyalarına kadar uzanan “CHP’ye verilen FETÖ hizmetleri ayrıca incelenmesi gereken bir konudur.
Şimdi...
Kılıçdaroğlu’nu oraya getiren ve devamında da bu kadar yıl hizmet veren FETÖ’nün, bugün en çok köşeye sıkıştığı bir dönemde, Kılıçdaroğlu’na, “Sepeti koluna, herkes yoluna” diyeceğini mi zannediyorsunuz.
Bence “Kışın yenen hurmalar...” diyecek ve hizmetlerinin karşılığını isteyecektir.
Ayrıca bu örgütün, bu tür ilişkilerde işini hiç şansa bırakmadığını da biliyoruz.
O halde sSayın Kılıçdaroğlu’nu, ülkenin en çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu bu dönemde milleti değil de FETÖ terör örgütünü tercih etmesinin sebebi nedir?..