CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yapılan samimi bütün ikazlara rağmen, milli menfaatlere aykırı, devletin yanında değil, bölgemizde hesabı olanların yanında akla ziyan bir duruş sergiliyor.
Kılıçdaroğlu’nu, Erdoğan nefreti ve kini, Batı’nın telkinleri yönlendiriyor.
Kılıçdaroğlu, ABD, AB, FETÖ ve PKK/HDP gibi düşünüyor ve davranıyor. Atlantik cephesinin, FETÖ ve PKK terör örgütlerini organik bütünlük içerisinde, taşeron olarak kullanıldığı ortada.
CHP için işin aslı ne?
CHP, FETÖ konusunda AK Parti iktidarın, Sayın Cumhurbaşkanını “siz onları büyüttünüz” diye suçlarken, yavuz hırsız gibi davranıyor. Çünkü “Cemaat”, “Hizmet” kandırmacasının ortaya çıkmasından, FETÖ ihanetine devlet katından dur denmeye başlanmasından sonra inkârı mümkün olmayan bir hakikat var.
30 Mart 2014 yerel seçimlerinden itibaren fiilen CHP-FETÖ ortaklığı var. Öncesinde Gezi olaylarında, ondan öncesinde 7 Şubat 2012 MİT krizinde, 17/25 Aralık’ta 2013’te, MİT tırları ihanetinde hep CHP’nin FETÖ hamlelerinin yanında olması var…
Asıl iki önemli noktada, Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP yönetiminin, millet nazarında suçüstü yakalanması var.
Birincisi, FETÖ’nün 15 Temmuz hain darbe girişimine Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe, “tiyatro” yaftası yapıştırarak devletin ve milletin karşısına geçmesi var.
İkincisi Afrin harekâtına Kılıçdaroğlu’nun siyasi kalkan olmasıdır. Adeta Afrin’deki teröristleri etkisizleştirmeyi durdurmaya çalışan bir tavırdır bu. “Afrin’in içine girilmesin, dışında bir yerde durulsun” çağrısı, tam da ABD’nin ve Avrupa’nın talebidir.
Kılıçdaroğlu, yedi düvelin saldırısına uğrayan ülkemizin hasımları ile yan yana durmaktan çekinmiyor. ABD’ye, Almanya’ya, Fransa’ya öfkesi yok. PKK’ya, HDP’ye öfkesi yok ama Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanına hain bir düşmandan daha fazla kin ve nefret besliyor.
Aşağıdaki ifadeleri Kılıçdaroğlu’nun iki gün önce partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmadan aldım:
“Sanmasın ki Erdoğan, bu soruları burada keseceğim. Her firavunun bir Musa’sı var biliyorsunuz. O firavunun Musa’sı da benim.
“Bu Ankara’dakilerin ahlâkı var mı, dürüstlükleri var mı? Hiçbir şeyleri yok bunların, hiçbir şeyleri!
“Bugün Afrin’de mücadele ediliyor. Erdoğan’ın mücadelesi değildir bu. Şimdi siz vatani görevi parti görevine dönüştürmek istiyorsunuz. Bunun adı orduya da vatana da ihanettir, sana buna izin vermem kusura bakma.
“Kalkmış bana şereften namustan bahsediyor. Kimse kusura bakmasın, şeref ve namus yoksunu bir insan şeref ve namustan söz edemez.
Neymiş? Recep Bey kahramanmış. Söylüyorum, bir daha söylüyorum; sen Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gelmiş geçmiş en korkak adamısın, en korkak adamısın!
Afrin operasyonu devletin bir operasyonudur, siyasetin değil. Afrin operasyonunun başlamasından önce muhataplarıyla gidip devlet adına görüşen iki önemli devlet bürokratı vardır. Birincisi, “Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’dır, ikincisi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dır. Siyaset devreye girmemiş ve siyaset ciddiye alınmamıştır. Bu ikisi Moskova’ya da gittiler, Avrupa’ya da gittiler, Amerika’ya da gittiler, Türkiye Cumhuriyetinin bekası için bu operasyonun gerekliliğini anlattılar ve hava desteğini de bunların sayesinde aldılar. Kalkmış afra tafra geziyor ortalıkta kahraman diye. Dünyanın en korkak adamı kahraman olacak…”
Bu sözlerin hepsinde Batı/Haçlı ağzı var. Genelkurmay ve MİT ile sivil irade arasına fitne sokmak var. Asker içindeki cunta artıklarına mesaj var. Dışarıdan yapılan saldırıya içeriden çanak tutmak var. Kışkırtma, halkı Cumhurbaşkanına düşman etmek için tahrik var.
Türkiye bu şahsa tahammül edemez. “Hayatta hiçbir şeyden tiksinmedim, şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar…” diyenleri CHP yönetimine alan, askeri harekât sırasında beşinci kol gibi davranan bir siyasetçiyi Türkiye taşıyamaz…
15 Temmuz kahramanı Cumhurbaşkanımızdan korkak olmaz. Ama tankların yanından sıvışıp kaçana korkak denir.