FETÖ’nün Faruk Arslan isimli (namı diğer “köpükçü Faruk”) bir Kanada imamı var...
Kadınlı-erkekli “köpük partisinde” yarı çıplak yakalanmıştı hani...
Köpükçü Faruk şu sıralarda çok faal... İnternette konuşmaları dolaşıyor.
Meğer 15 Temmuz darbesini “dış güçler” planlamış.
Hayır, “ana vatanları” Amerika’yı kastetmiyor... “Dış güçler”den murat Rusya ve (ne alakaysa) İsrail...
Darbeyi Ruslar planlıyor, bastırılmasında da yine Ruslar önayak oluyor ve Erdoğan’a (FETÖ’yü tasfiye edebilmesi için) geniş bir hareket alanı bırakıyor.
Köpükçü’nün bir iddiası da şu: Darbenin bastırılmasında etkin rol üstlenen “dış güçler”in içerideki ayağı Saldıray Berk... İşbu Saldıray Berk (dış güçlerden el alarak) hem darbeyi planlıyor ve bastırıyor, hem de “darbe içinde yeni bir darbe” yapıyor. Bu darbenin ismi de “20 Temmuz darbesi...”
Köpükçü diyor ki, “Kemal Kılıçdaroğlu’nu Yenikapı’ya gitmeye zorlayan işte bu 20 Temmuz darbesidir...”
Kemal Bey’e kalsa Yenikapı’ya gitmeyecekmiş. Ama 20 Temmuz darbesi öyle bir baskı oluşturmuş ki üzerinde, gitmek zorunda kalmış.
Köpükçü’nün 15 Temmuz değerlendirmesini dinlerken, bir an Kılıçdaroğlu konuşuyor sandım...
Bazı beyanları o kadar örtüşüyor ki, Köpükçü CHP’nin başında olsaymış, 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmak ve altını boşaltmak için, ancak bu kadarını yapabilirmiş... Öyle bir örtüşme ki, sanki Köpükçü lafı ortaya yuvarlıyor, Kılıçdaroğlu da bunları alıp derleyip toparlayarak “grup konuşması” haline getiriyor.
Bu cümleden olarak, Kılıçdaroğlu’nun “FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zattır. Versin mahkemeye ispat edeceğim” açıklamasını hatırlatalım ve kendisini aşağıdaki fotoğraflarla baş başa bırakalım.
Bakalım çıkıp, “Hata etmişim... FETÖ’nün siyasi ayağı Erdoğan değil, bizzat bendenizim...” diyecek mi?
Birinci fotoğraf:
Hayko Bağdat, Taraf gazetesinde Kemal Kılıçdaroğlu’yla bir söyleşi yapıyor. Kasım 2013... Henüz 17/25 girişiminin düğmesine basılmamış.
Hayko Bağdat soruyor: “Ergenekon, Balyoz gibi davalarda hukuki aksamalar olduğunu ifade ediyorsunuz. Fetullah Gülen cemaatinin bunda sorumluluk sahibi olduğunu düşünüyor musunuz?”
Kılıçdaroğlu cevaplıyor: “Yargıçların belli bir merkezden talimat aldığı ve o talimat çerçevesinde yola çıktıkları söyleniyor. Ben bu talimatın siyasal iktidar tarafından verildiğini düşünüyorum. Yani bunu cemaate değil doğrudan doğruya iktidarın yargı üzerindeki baskısına bağlıyorum.”
İkinci fotoğraf:
FETÖ kanallarının uydudan çıkarılmasından sonra Zaman gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Ünal ve Kılıçdaroğlu bir araya geliyorlar.
Bu bir araya gelişi, Mustafa Ünal iki gün sonra, “Cemaat mazlum...” başlığıyla yazı konusu haline getiriyor.
Kılıçdaroğlu, Ünal’a şunları söylüyor: “Ben cemaat için örgüt demedim... Cemaat mazlum... Mazlumu savunmayacağız da kimleri savunacağız?” (Dikkatinizi çekerim, bu görüşme, cemaatin bir darbe örgütlenmesi olduğu ortaya çıktıktan iki yıl sonra gerçekleşiyor. Hani, Kılıçdaroğlu’nun FETÖ tapelerini ve illegal dinleme kayıtlarını Meclis’e taşıdığı günler...)
Üçüncü fotoğraf:
Nazlı Çelik Star TV’de soruyor: “İllegal dinleme kayıtlarını sıkça dinlettiniz. Bu konuda hukuka bağlı kalmak gerekmez mi?”
Kılıçdaroğlu cevaplıyor: “Şimdi bakınız. Toplumsal yarar denen bir kavram var...”
Bir kez daha dikkatinizi çekerim:
Kılıçdaroğlu “toplumsal yarar” diyerek, yasaların ve ahlakın suç saydığı bir eylemi meşru gösteriyor. Yüzü bile kızarmıyor.
Dördüncü fotoğraf:
Didem Arslan Yılmaz soruyor: “Poliste veya yargıda camiamın hakim olduğuna dair görüşler var, size böyle bir rapor geldi mi? Poliste veya yargıda böyle bir örgütlenme var mı?”
Kılıçdaroğlu cevaplıyor: “Elimizde böyle bir veri yok. Ben bir belge görmeden anlatımlardan yola çıkamam... Benim bir şeyi dillendirmem için bir kaynak, bir belge olması lazım.”
Dikkat: Elinde belge olmadan her türlü iftirayı atan ve 15 Temmuz’a “kontrollü darbe” demekten çekinmeyen Kılıçdaroğlu bu açıklamayı 2012 Nisan’ında yapıyor. “Fetullah Gülen’le görüşür müsünüz?” sorusu üzerine de şöyle diyor: “Görüşmedim ama talep gelirse görüşebiliriz.”
Son fotoğrafa bir ek yapalım:
Kılıçdaroğlu’na “kontrollü darbe” aklını veren kişi, danışmanı Fatih Gürsul’dur... 10 yıl hapis cezasına çarptırılan bu şahıs, tescilli bir FETÖ militanıdır.