CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na soruyorlar televizyonda; “..Siz bir beka sorunu olmadığını söylüyorsunuz ama hemen güney sınırımızda ABD, PYD/YPG’yi silahlandırıyor, bu bir sorun değil mi?…” Cevap; “Onlar bize mi saldıracaklar?..” Bakın seçim atmosferinde söylenmeyen söz kalmaz bunun farkındayım. Hatta bazı geri dönülmesi zor sözler bile seçimlerden sonra, ‘bir çizgi çekip bundan sonrasına bakalım’ denilerek göz göre göre geride bırakılır. Ama hiçbir politikacı, böylesi ağır saldırı altında olduğumuz bir dönemde PKK’yı arkalayan onu masum göstermeye çalışan, arkasındaki güçleri yok sayan bu söyleminden geri dönemez. Kılıçdaroğlu’nun terör örgütünü bu denli açık kollamasının ardından bu ülkede yeni bir faza geçilmiştir. ‘Hani nerede beka sorunu?’ diyenler için söyleyeyim.İşte orada, CHP’nin 1 numaralı koltuğunda oturuyor beka sorunu. FETÖ’nün Baykal’a kurduğu tuzakla iş başına gelmiş olan, her üretim belgeyi elinde sallayıp FETÖ tezleriyle muhalefet yapan Kılıçdaroğlu’dur beka sorunu. 15 Temmuz ihanetine ‘tiyatro’ diyen, FETÖ’nün yargısal darbe girişimlerini ‘soygun/talan/hırsızlık’ diyerek haklı göstermeye çalışan Kılıçdaroğlu’dur. 40 senedir bu ülkede; asker, polis, doktor, öğretmen, işçi, mühendis, yaşlı, çocuk demeden vahşice cinayetler işleyen bir terör örgütünü masumlaştıran Kılıçdaroğu başlı başına bir beka sorunudur. Kılıçdaroğlu sözünü tevil etmezse, bu saatten sonra CHP’ye oy verenler de, ‘PKK bize mi saldıracak sanki’ söylemine ortaktır. Kimse kusura bakmasın.
28 Şubat mahkemelerinde alınan karar bugüne referans olur mu?
Gazeteci Şükrü Sak, Eren Erdem’e hakaret ettiği gerekçesiyle yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezaya konu iddiaların sahibi de Şükrü Sak değildi oysa ki. Eren Erdem’i çok yakından tanıyan Emre Erciş’ti. Sak, bu iddiaları gündeme getirdiği için yargılandı ve suçlu bulundu. Söylediği her sözün basın hürriyeti kapsamında değerlendirilmesini isteyen, yabancı gazetelere Türkiye’nin uluslararası terör örgütlerine sarin gazı temin ettiği palavrasını bile basın özgürlüğüne sokmaya çalışan Eren Erdem’in kendisi hakkındaki yayınları dava etmiş olmasına inanamıyor insan. Hadi Eren Erdem öfkeyle suç duyurusunda bulundu. Peki ya bunu dava konusu yapan savcılık? Hüküm veren mahkeme? Bütün bunları da bir yere kadar anladık. Ya hu 14 ay ne demek arkadaş?Ayrıca mahkeme ‘suçta tekerrür’ kararı vermiş. 28 Şubat’ın apoletli mahkemelerinde verilmiş bir kararı bugünkü davayla birleştirmiş yani. Biz “28 şubat mahkemelerinde verilen kararlar ortadan kaldırılsın” diye bas bas bağırırken, bugünkü PostFetö dönemi mahkemeleri, 28 Şubat mahkemelerine atıfla insafsız kararlar veriyor. Akıl alır gibi değil.
Yaptıklarının hesabını sormazsan yapacaklarına teminat oluyor
Sözcü gazetesi ip gösteriyor Erdoğan’a. Demokrasi şehidi Adnan Menderes ile ilgili darbecilerin dillendirdiği yalanları yazmış. Altına da demiş ki; ‘işte aynı kafa’. Kesinlikle aynı kafa. Fakat Erdoğan ve Menderes’in değil. Alçaklar sürüsünün kafalar aynı. “Demokrasiden uzak dur, işine gelmediğinde darbe yap, beğenmediğin iktidarı antidemokratik yollara alaşağı et, sonunda darağacında sallandır.” 1960’tan beri aynı kafa. Fakat atladıkları bir şey var. Erdoğan hiç kimseye benzemiyor. Marmaris’te kendisini katletmeye gelmiş olan teröristlerin içinden çıkıp, İstanbul’a indi ve halkının başında alçaklar sürüsüne karşı direndi. O gün Menderes’i idam edenleri 16 Temmuz sabahı donlarıyla bıraktı ortada Erdoğan. Bekleyecekseniz, çok beklersiniz.