Bu siyasettir. Ve siyasette 24 saat çook uzun bir süredir. Dolayısıyla siz bu yazıyı okurken bile denklem değişmiş olabilir. Fakat yazının yazıldığı saatlerde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak, Muharrem İnce ismi kesinleşmişti. Evvelâ çıktığı bu demokrasi yolculuğunda başarılar dilemek lazım. Peki İnce’nin aday gösterilmesi ne anlama geliyor.. Çok açık ki Kemal Kılıçdaroğlu satranç oynuyor. Daha doğrusu başladıkları oyuna kaldıkları yerden devam ediyor.. En son Muharrem İnce, TBMM’de bir basın toplantısı yapmış ve genel başkanını; “... yenmiş de yenmiş, çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş..” diyerek başarısız olmakla itham ediyor ve istifaya davet ediyordu.. Ertesi yıl kurultayda rakip olmuş, bin 218 delegenin 415’inin oyunu almıştı. 740 oy alan Kılıçdaroğlu’nun 325 oy arkasında kalmıştı. Geçen üç sene boyunca oyun yeniden durduruldu. Bu sene başında yapılan olağan kurultaya kadar. İnce yeniden aday oldu. Bu defa da kazanamadı. Fakat Kılıçdaroğlu’nun aday olması için imza veren delegelerin perdenin arkasında İnce’ye oy verdiği çıktı ortaya. Bu yeni bir hamleydi. Avantaj elde etti fakat kullanmadı. Öldürücü yumruğu bu yarışa saklamıştı çünkü. Kılıçdaroğlu’ndan önce çıkıp ,”eğer genel başkanım olmazsa ben adayım” diyecek ve parti yönetimini köşeye sıkıştıracaktı.. Kılıçdaroğlu aday olup milletvekilliğinden vazgeçse meydan tamamen İnce’ye kalıyordu. Aday olmadığı halde İnce’yi göstermese ‘siyasi hırs’ denecekti. Sonunda beklenen oldu. İnce aday gösterildi. Kılıçdaroğlu oyuna devam karar aldı yani. Aslında bu ‘şah’tan önceki son dizilimdi.. Bu hamleyle üstünlüğü ele geçirdi. Kendi eliyle aday ilan ederek puan toplarken, İnce’yi de parlamentonun dışına itti. Bu oyunu gören İnce’nin planı ise seçimi kazanamasa bile Kılıçdaroğlu CHP’sinden daha fazla oy alıp, genel başkanlık koltuğunu istemek.. Bakalım rakamlar ne söyleyecek?..
Toplumsal barış kapsamına ne girecek?
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut köşesinden açık bir teklif yaptı.. “24 Haziran’la birlikte bir ‘Paix Presidenta’ yapalım” dedi.. Bir kaç madde sayıp arkasını açık bıraktı.. “... Ben aklıma gelenleri paylaşayım, sizler de kendi düşüncelerinizi maddeler halinde ekleyin..” diye yazdı.. Yiğit Bulut benzer bir teklifi 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de yapmış, “paraleller (Fetö) ve yerleşik düzen tasfiye olduktan sonra” şeklinde bir de not düşmüştü. Bu defa teklif metnine herhangi bir not düşmediğine göre Bulut, beklediği temizliğin tamamlandığına inanıyor olmalı.. Peki ne diyor Yiğit Bulut; “.. ‘Yeni bir Türkiye, Yeni doğmuş kadar temiz vatandaş’ kavramını hayata geçirelim ve sicil kayıtlarını sıfırlayalım. Bazı suçlar hariç tutulmak şartıyla, her vatandaşın “yeni başlamış” bir sicili olsun. Kredi sicillerini de bu temizlenme kapsamına dahil edelim....” Bu cümlede kastedilen ‘sicil’ kuşkusuz ‘mali sicil’.. Ancak; “her vatandaşı ‘suçsuz’ kabul edip yeniden doğmuş gibi bir şans verelim” ifadesinden, daha genel bir yorum çıkarmak da mümkün.. Bunda elbette FETÖ ve PKK gibi suçlar konusunda zerrece esneme düşünülemez.. Fakat anladığım o ki Yeni Türkiye’nin inşası ile pek âlâ yeni bir başlangıç yapmak mümkün.. Sistemi değiştiren parti olarak Ak Parti, lider olarak Erdoğan tarihe geçmiş durumda. Bundan sonra ise birlikte yaşamın önündeki ufak tefek pürüzlerin temizlenmesinden başka bir şey kalmıyor geriye..
Yol kenarlarındaki köpekleri fark ediyor musunuz?
Tatil sezonu açıldı ya. Daha fazla çıkacak karşınıza. Geçen yıl yazlığa giderken satın alınan ve e
ylül ayında eve dönerken komşuya emanet edilen köpekler yol kenarlarında açlık ve susuzlukla savaşıyor. Biz sokaklarında mancacıların kedileri köpekleri beslediği bir milletiz. Fakat bizim devrimizde sokak köpekleri şöyle dursun, bakacağız diye aldığımız evcil hayvanları bile sokağa bırakır olduk. Allah aşkına sizin köpeğinize bakamayıp, kaderine terketmenizle 1910 Hayırsız Ada sürgünü arasında ne fark var?..