Almanya’da yeni cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier geçen hafta, Federal Mecliste (Bundestag) yemin ederek görevine başladı.
Yeminden sonra yaptığı ilk konuşmadaTürkiye ile yaşanan gerginliğe değindi.
Eski bir dışişleri bakanı olan Steinmeier’in başlangıçta gerginliği giderecek en azından hafifletecek bir üslup kullandığına şahit olduk.
Konuşmasının devam eden bölümünde ise değişen bir şey olmadığını, Türkiye’ye bakışının klasik Alman hükümet ve basının bakışından farklı olmadığını gördük.
***
Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını, ekonomik bir kalkınma ve reform dönemi geçirdiğini, batı ile yakınlaştığını gördüklerini ve takdir ettiklerini, bu itibarla ve Almanya’da yaşayan Türkler sebebiyle kendilerini Türkiye’ye bağlı hissettiklerini veTürkiye’ye kibirle ve ukalalıkla bakmadıklarını söyledi.
Buraya kadar fotoğrafı doğru okuyan ve gerginliği giderecek bir söylem geliştirdi.
***
Ancak bundan sonra çelişkiler başladı.
‘Geçen yaz yaşanan darbe girişimini kınıyoruz’diyerek bizimle adeta alay etti.
Karşımızda değildi ki soralım:
SayınSteinmeier, madem darbe girişimini kınıyorsunuz, neden darbecileri ülkenizde himaye ediyorsunuz?
Madem kınıyorsunuz koruduğunuz darbecileri istediğimizde neden vermiyorsunuz?
Madem kınıyorsunuz neden bir memurunuz olan istihbarat başkanı çıkıp darbecileri aklayan açıklamalar yapıyor?
Bu mu sizin kibirle ve ukalalıkla bakmadığınız haliniz?
***
Sonra devam ediyor, diyor ki:’ Ancak yıllardan, onlarca yıldan beri kurulanların dağılmasından endişe duyuyoruz. (…) Ancak, ağza alınmayacak Nazi benzetmelerine son verin. Türkiye ile ortaklık isteyenlerle olan bağı kesmeyin.’
Sayın Steinmeier, Nazi benzetmesini durup dururken mi yaptı Türkiye? Teröristleri kollayan, darbecileri koruyan, hayır cephesine her türlü desteği ve özgürlüğü tanıyıp Türk hükümetinin bakanlarına engel olan siz değil misiniz?
Hem Nazi uygulamalarını hatırlatacak tavırlar takınacaksınız hem de bu ayıbınız yüzünüze vurulunca kurulan ilişkilerin dağılmasından endişe ediyoruz diyeceksiniz! Hem yıllardır Türkiye’nin AB üyeliğine bizzat siz engel olacaksınız, hem de Türkiye ile ortaklık isteyenlerle bağı kesmeyin diyeceksiniz!
Bu ne yaman çelişkidir!
***
Konuşmasının devamında tam bir kibir ve ukalalık abidesi olarak diyor ki, ‘Hukuk devletine, medya ve gazetecilerin özgürlüğüne saygı gösterin. Ve Deniz Yücel'i serbest bırakın.’
Ne demek şimdi bu? Bunun anlamı Türkiye’de hukuk yok, medyanın ve gazetecilerin özgürlüğü yok demek değil midir?
Hukuk devleti teröristleri ve darbecileri koruyarak, devletine ihanet edene madalya vererek mi sağlanıyor?!
***
‘Deniz Yüceli serbest bırakın’ cümlesi ise ukalalığın daniskasıdır.
Bu cümlenin anlamı ‘Ey Türk yönetimi sizde yargı yok, siz diktatörsünüz, siz tutukladınız siz serbest bırakın’ demektir.
Türkiye suçluların iadesini istediğinde yargıyı bahane edenlerin yargının tutukladığı birini hükümetten istemesi başka ne anlama gelir ki?
Sonra daErdoğan tepki gösterince aman bize Nazi demeyin ayağına yatıyorlar.
***
Biz de ne batı ile ne de Almanya ile gerginlik istemeyiz. Ama bu gerginliğin sebebi Türkiye değil Almanya başta olmak üzere batının kendisidir.
Hem teröristleri, hainleri ve darbecileri koruyor teslim etmiyor, hem Hollanda yönetiminin Türk bakanına ve sivillere yönelik şiddet uygulamasını destekliyor ortamı geriyor, hem de Türkiye’den bütün bu hakaretleri kabullenmesin istiyor sonra da ‘kibir ve ukalalıkla bakmıyoruz’ diyorlar.
Sizin kibir ve ukalalıkla bakmama haliniz buysa söyler misiniz kibriniz ve ukalalığınız nicedir?