Evet, ABD’li keşiş Brunson şahitlerin ifade değiştirmesi sonucu 3 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı, içerde yattığı süre göz önünde bulundurularak da serbest kaldı.
Aslında keşişin ev hapsine alınması böyle bir karara hazırlık olarak algılanmıştı.
Ama Trump ve yardımcısının tehditleri keşişin serbest kalmasını geciktirmiş oldu.
Yargı ne kadar bağımsız olsa da bir ülke, yargısıyla, yasamasıyla ve yürütmesiyle bir bütündür!
***
Trump ve yardımcısı gün ve saat vererek öyle tehditler savurdular ki keşişi serbest bırakmak demek bu tehditlere boyun eğmek manasına gelecekti.
Bu da Türkiye’nin bağımsızlığını ve onurunu zedeleyecek, iktidarı ABD’nin kuklası yapacak bir karar olurdu.
Türkiye olayı yargının doğal akışına bırakarak ABD tehditlerini kaale almamış ve bağımsız ve onurlu bir ülke olduğunu göstermiştir.
Türkiye’deki iktidarın ABD sayesinde değil millet sayesinde ayakta kaldığıABD’ye hatırlatılmıştır.
Türkiye’nin tavrı, Trump ve yardımcısının hukuk tanımaz tavırlarına anlamlı bir cevap teşkil etmiştir.
Trump Türkiye yönetimine ‘Benim desteğim olmazsa iki hafta iktidarda kalamazsın’ diyememiştir.
Hülasa, Türkiye dayatmalara teslim olmamıştır!
***
Bu gerçeği ABD medyası da ilk saatlerde verdiği mesajlarla itiraf etmiştir.
Türk yargısının keşiş hakkındaki 3 yıl bir ay ceza kararı, Trump’ın iddia ettiği gibi keşişin masum olmadığını aksine suçlu olduğunu tescil etmiştir!
Fakat içerde kaldığı süre göz önünde bulundurularak da cezasını çektiğine hükmetmiş ve serbest bırakmıştır. Yani kararı yargı vermiştir!
Dolayısıyla keşiş hem ceza almış hem de serbest kalmıştır.
Fox News kanalı kararı mahkemenin önünden canlı yayına geçerek “Türk Mahkemesi Amerikalı rahibi terör suçundan cezalandırdı, fakat serbest bıraktı” diyerek duyurmuştur. Türkiye geri adım attı diyememiştir.
***
Olayın bir yönü böyle gözler önünde cereyan etmiştir.
Diğer yönü ise bizlere malum değildir.
Cumhuriyetçi senatör Graham’ın FETÖ konusunu incelediklerini söyleyip ‘Türkiye ile ilişkileri normalleştirmenin bir yolunu bulmalıyız’ mesajı da göz önünde bulundurulursa kapalı kapılar ardında kimi pazarlıkların yapılmadığını söylemek kolay değildir.
***
Benzer bir olay da Almanlarla yaşanmıştı. Almanya vatandaşı gazeteci Deniz Yücel de tıpkı Amerikalı keşiş gibi benzer bir suçlama ile hapisteydi.
Benzer bir kararla salıverildi ve apar topar Almanya’ya kaçtı.
Sonra Almanlar DİTİB’in imamlarına yönelttikleri casusluk suçlamasından vazgeçtiler ve PKK’nın Türkiye aleyhine kimi mitinglerini iptal ettiler. Başka ne gibi karşılıklı yaptırımlar uygulandı bilemiyoruz, ama devletler arasında böyle şeylerin olması hiç de sürpriz değildir.
***
Şimdi keşişin hem ceza verilip hem bırakılmasının perde arkasında benzer pazarlıklar yapıldı mı orasını bilemiyorum ama yapılmış olması asla sürpriz değildir.
Bundan sonra ABD ne gibi bir adım atacak doğrusu ben onu merak ediyorum.
FETÖ konusunda mı, Halk Bankası davasında mı, PYD konusunda mı yoksa başka bir konuda mı bekleyip göreceğiz.
Keşişin serbest kalışının mutlaka bir karşılığı olmalı diye düşünüyorum.