Türk siyasetinde kendiyle yarışan, sürekli çıtayı daha yukarıya çeken ve kendini aşan lider Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dır.
Erdoğan’ın rekorlarını yine Erdoğan kırdı; Erdoğan’ın ilk dönemlerde yapamadıklarını sonraki dönemlerde yine Erdoğan yaptı, 2002’de Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyonun daha ilerisini 2018’de yine Erdoğan koydu.
Bu yüzden dünkü grup konuşmasında Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın sıkletine uygun bir ana muhalefet bulamamaktan şikâyet etmesi, siyaset ve hizmet yarışını kendi kendiyle yapmaktan bahsetmesi son derece doğaldır.
Türk siyasetine damga vuran önemli isimler var; Menderes gibi, Özal gibi, Erbakan gibi… Cumhurbaşkanımız Erdoğan bu isimleri aşan bir liderlik sergileyerek önemli bir marka değere ulaştı.
Siyasetteki halihazır rakipleri geçmek bir başarı, Türk siyasetindeki liderleri geçmek daha büyük bir başarıdır.
Üst üste seçimler kazanmasıyla, uzun süreli iktidarıyla, ortaya koyduğu siyasi söylem ve politikalarla, dev yatırım ve hizmetlerle Erdoğan’ın kendisine özel bir yer açtığına şüphe yok.
Özellikle ilk kez bir siyasetçinin askeri kalkışmayı/darbeyi püskürtebilmesi yeni bir çıta, aşılması zor bir liderlik başarısı ortaya koyuyor.
Erdoğan, hem halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı oldu, hem de yeni bir hükümet sistemine geçişe imza atarak tarihe geçti.
Erdoğan’ı ancak Erdoğan aşabiliyor...
Siyasette ve millete hizmette sürekli vites yükseltebilmek, kendi rekorlarını kırıp, kendi çıtasını yukarıya çekebilmek kolay bir iş değil.
Erdoğan, arabanın yüksek süratten boğulmaya başladığı anda vites yükselterek daha ileri süratlere çıkabiliyor.
Siyasette bir başarı hikâyesi olanlar destan yani daha büyük kahramanlık hikâyeleri yazabiliyor. Erdoğan’ın hem geçmişe dönük çok parlak bir başarı hikayesi var, hem geleceğe yönelik büyük umut vaat eden vizyon ve ufku…
Erdoğan’ın Pazar günü ilan ettiği manifesto, bir liderin kendi kendini aşarak nasıl daha büyük hedeflere yürüyebileceğini gösteriyor.
Hep söylediğim gibi AK Parti’nin dinamizmi, iktidardayken muhalefet gibi sistemi sorgulaması, protest ve eleştirel bir yaklaşımı kaybetmeden değişimin peşinden koşmasından kaynaklanıyor.
16 yıldır iktidarda olan bir hareketin kendisini yenileyebilmesi, durağanlık ve rehavetten kurtulabilmesi hiç de kolay değildir. Erdoğan, büyük bir özgüvenle kendisini muhasebeden geçiriyor, eleştiriyor, toplumun beklentileri doğrultusunda kendisini yenileyebiliyor.
Manifestodaki siyasi vurgular, maziden atiye doğru yol yürüyen büyük bir hareketin dava bilincini ve kendi kendini aşma kabiliyetini ortaya koyuyor.
Bir lider ezberleri bozdukça, tabuları yıktıkça, kendi kendini aştıkça liderliğini ileri aşamalara taşıyabiliyor.
Erdoğan hem geçmişin statükosunu, hem de zaman içinde oluşan statükoyu değiştire değiştire, yeni oluşan ezberleri boza boza yol alıyor.
Bu yüzdendiğer siyasetçilerin Erdoğan’ın koyduğu çıtaya ulaşabilmesi de onu aşabilmesi de mümkün görünmüyor.
Sürekli kazanan iktidar kendisini sorgulayıp yenilerken, sürekli kaybeden muhalefetin özeleştiri ve muhasebe yapmadan yola çıkması ne anlam ifade eder?
Sürekli başarıyı yakalayan iktidar değişim için kolları sıvarken, sürekli başarısız olan muhalefetin değişimden uzak olmasının ne kıymeti olabilir?
Erdoğan’ı son dönemde eleştiren kimileri manifesto sonrası ‘efsane geri döndü’ şeklinde olumlu gibi görünen değerlendirmeler yapıyorlar. Oysa efsane geri dönmedi, efsane yeni bir aşamaya, daha ileri bir zemine adım attı.