Recep Tayyip Erdoğan kör düşmanlığında bir masa etrafında oturtulan 6 siyasi parti liderinin, kendi kitlelerine bile yalan söyledikleri ortaya çıktı. Evet, düpedüz yalan söylemişler ve ittifakı kör düşmanlıkla birlikte büyük bir yalan üzerine kurmuşlar.
'Millet İttifakı' dedikleri 'Yalan İttifakı'nı oluşturan unsurlara umut bağlamış insanlar "Cumhurbaşkanı adayımız kim, oyumuzu kime vereceğiz" diye sorduklarında nasıl azarlandıklarına hep beraber şahit olduk. Fonladıkları gazeteciler ve televizyon yorumcuları üzerinden aday soran halk, "Siz ne anlarsınız siyasetten, müthiş bir strateji izleniyor, muazzam bir taktik güdülüyor, her şey hazır, her şey mükemmel şekilde planladığı gibi ilerliyor, açıklamaları hangi fontla ve puntoda yazacağımızı bile belirledik, adayın ismi mühim değil, tarihi bir birlikteliğe imza atılmış siz aday kim diye soruyorsunuz, zamanı gelince duman tüttürerek aday açıklanacak, siz dumana bakın, aday şimdi açıklanırsa AKP yıpratır" denilerek azarlanıyordu.
Ne oldu o muazzam taktiğiniz, o müthiş stratejiniz? Yerle bir oldu; sizi değil seçime helaya bile götüremedi!
Yoksa strateji ve taktiğiniz doğruydu da çözümlemeyi mi doğru yapamadınız?!
Ortada ne strateji, ne taktik ne de çözümleme vardı. Tek motivasyonları Recep Tayyip Erdoğan kör düşmanlığıydı. Eh, kör düşmanlıkla da ancak bu kadar olur.
Oturdukları masanın meyve kasası dayanıklılığında olduğunu yazıyordum ama gördüm ki meyve kasasına haksızlık etmişim. Masanın ikinci büyük ortağı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in üflemesiyle masa yerle yeksan oldu.
1 senedir bir araya gelip kısır partisi yapanlar şokta. Onlara umut bağlayanlar ise intiharın eşiğinde. Ne oldu, ikram edilen kısırın soğanı mı fazlaydı, yoksa masadaki tatlılar şekerlerini mi yükseltmişti de birbirlerine girdiler.
Saadet Partisi'ndeki kaynaklarım kısırdaki soğanın tam kıvamında olduğunu, mideyi rahatsız etmesinin söz konusu olmadığını söylediler. Tatlılar da boğazı ve mideyi yakmayacak kalitedeymiş. "Bizi yakan, yalan dolan" dediler.
Evet, 1 yıldır, başta kendi kitleleri olmak üzere halka "Aday tali mevzu, aday belli biz sistem değişikliğini konuşuyoruz" diyerek yalan söylemişler. 1 yıldır halkı bu yalanla oyalamışlar, umutlarını istismar etmişler.
Saadet Partisi'ndeki son toplantıda Meral Akşener dışında diğer liderler Kemal Kılıçdaroğlu aday olsun deyince Akşener masayı yıktı!
Akşener, Kılıçdaroğlu teklifine karşı anket yapılması teklifini getirmiş. Ankette de Kılıçdaroğlu çıkarsa destekleyeceğini, kendisinin yaptırdığı anketlerde başka isimler çıktığını söylemiş. Kılıçdaroğlu ve onun gölgesinde yürüyenler Akşener'in teklifini reddedip, Cumhurbaşkanı adayının Kılıçdaroğlu olacağını dayatmışlar.
Ülkeye demokrasi, özgürlük getireceğini söyleyenlerin daha aday belirlemede bile aykırı sese tahammülleri yok...
Masadan kovulmaktan beter hâle getirilen Meral Akşener de, sövmekten beter bir açıklamayla masadan ayrıldığını kamuoyuna açıkladı ve ortalık karıştı.
Bu toz duman arasında dikkatlerden kaçmaması ve esas üzerinde konuşulması gereken mevzu olduğunu düşündüğüm için tekrar yazıyorum: Halka, "Her şey yolunda, aday ismi mühim değil bizim için tali mevzudur" denilerek kocaman bir yalan söylenmiş.
Eh artık, 1 yılları yalan dolanla heba edilen ve umutları istismar edilenlerin bunun hesabını soracaklarını düşünüyorum. Yoksa benlik bir durum yok, benim tek endişem, bu 'Yalan İttifak'a bel bağlayan 'pek tarafsız ve pek bağımsız' meslektaşlarımın sekte-i kalpten erken yaşta dünyadan emekli olmaları! Akşener'in masayı devirdiği gün, makyajın bile kapatamadığı kireç olmuş yüzlerle, sanki yetim, öksüz kalmış üzüntülü sıfatla, ekranlarda boy göstermeleri ben endişeye sevk etti. Sağlık Bakanlığı, meslektaşlarımızın çıktıkları televizyon kanallarının önünde ambulans bulundurmalı ki özgür basın susmasın!..