Cinayetin siyasi çıkmaz nedenlerinden birisi, Kaşıkçı’nın kimliği ile ilgili. Mesele sadece Kaşıkçı’nın muhalif bir yazar, Prens Salman’ın da muhaliflerini bertaraf etmesi şeklinde olsaydı, cinayetin çalkantı yaratmayacak birine yıkılması mümkün olur, Suudi devletinin bir bütün olarak zan altında kalması önlenebilirdi.
Cinayet saklanabilseydi, belki böyle yapılacaktı. Saklanamadı, zaman kazanmaya çalışıldı ama bu zaman da kullanılamadı. Bugüne kadar bir sorumlunun bulunamıyor olması, Kaşıkçı’nın çok sayıda devletle bağları olması ve onları soruna taraf etmesiyle ilgili.
Suudi Arabistan’da bir süre önce yaşanan ve tabir yerindeyse bir tür aile içi darbeyle el değiştiren iktidar, dış ilişkilerini yeniden şekillendirmeye yöneldi. Yeni dış ilişkilerin merkezine Trump’ın “İran karşıtlığı” kondu. Suudi Arabistan-İran arasındaki geleneksel rekabet ve gerginlik politikası, Trump’ın politikalarıyla uyumlu hale getirildi. Bu, İran-Suudi Arabistan dengesindeki fren mekanizmalarının, dengeleyicilerin devre dışı kalması anlamına geldi.
Dengeleyici oyuncuların başında gelen İngiltere’nin ve hatta Türkiye’nin dışarıda tutulma çabası, Rusya’nın da politika değiştirmesine neden olan karineler ortaya çıkardı.
Başka devletler
Suudi Arabistan’ın muhtemel Kralı Salman ile Trump’ın, karşılıklı olarak, “neyse parası veririz” ilkesiyle hareket edip Ortadoğu’nun güney hattına bir çizgi çekme çabaları, Rusya’yı da harekete geçirdi. Zira Rusya İran, Körfez ülkeleri ve Suriye üzerinden kendisinin tehdit edildiği tasarımı yaptı. Tam da bu nedenle Suriye konusunun esas oyuncusu oldu, Türkiye ve bazı Avrupa ülkeleriyle işbirliğine yöneldi.
Rusya’nın işbirliğine gitmediği, hatta sıklıkla hava sahasını ihlal edip taciz ettiği bazı Avrupa ülkeleri de var. Bunların başında gelen İngiltere’nin, Rusya’ya alan açan ve onun daha aktif hale gelmesine neden olan durumun sorumluluğunu önce Trump’ta, ardından da onun müttefiklerinde gördüğüne şüphe bulunmuyor.
Rusya, “küre ittifakı”nın kendi alanını daraltacağı için buna karşı. İngiltere ise hem AB’den ayrılırken kendi tarihsel alanının başkalarınca ikame edilmesinden, hem de söz konusu ittifakın Rusya’yı bölgeye davet eden bir gerekçe oluşturmasından rahatsız.
Kaşıkçı cinayetinin tam bu rahatsızlıkların arttığı döneme denk gelmesi ise Suudilerin büyük bir hata yapmaya teşvik edildiklerini düşündürüyor.
Esas devletler
Cinayetin siyaseten tıkanmasının nedeni, meselenin içinde çok sayıda devletin bulunmasından kaynaklanıyor ve anlaşılan bu çok sayıda devlet Kaşıkçı üzerinden hareket etmiş. Açık ki, cinayetin ilk hedefi Trump-Salman ittifakı. Ancak buradaki hassas nokta, Trump’ın daha az zarar görmesinin sağlanması.
Kısacası, cinayetin ABD-Suudi Arabistan ittifakının gevşetmesi ama koparmamasına çalışılıyor. Trump’ın Suudilerle tek başına değil, geleneksel müttefikleriyle birlikte ilişki kurması bekleniyor. Dolayısıyla bu işte Trump yakasına düşen, geleneksel müttefiklerini küresel politikalarında dışlamaması, karşısına almaması.
Suudi Kralına düşen ise yeni bir veliaht belirlemek. Yeni ismin, sadece Trump’la değil başka devletlerle de ilişkileri normalleştirecek isim olması şart. İran karşıtlığını sürdürecek ama bunu Rusya’yı güçlendirecek şekilde yapmayacak bu ismin seçimi ise “taht kavgaları”nın akıbetini bekliyor.
Kaşıkçı’nın bedeninin bulunamaması, çelişkili açıklamaların yapılması, sadece “emri veren”le ilgili değil; emri verenin yerine gelecekle ilgili zaman kazanma çabası.