Hürriyet Gazetesi, “Karargah Rahatsız” başlığıyla operasyon çekerken yakalandı..
Hürriyet’in attığı bu “Karargâh Rahatsız” başlığından, “Karargâh Rahatsız”… Haberin sahibi Hande Fırat açık yüreklilikle çıktı ve dedi ki;“Sorular sorduk ve de yanıtlar aldık”.. Tam da ‘gazetecilik faaliyeti’ yani.. Evet.. Sorular sordular.. Ve de yanıtlar aldılar.. Peki aldıkları yanıtların ne kadarı yayınlandı?.. Sahiden de TSK’daki başörtüsü düzenlemesi, askerin ‘rahatsızlık’ listesinde ‘ilk’ sırada mı?.. Tahkikat neticesinde bu çıkacak ortaya.. Hangi yanıtları sansürlediler hangilerine yorumlu eklemeler-çıkarmalar yaptılar anlayacağız.. Ama bu arada, gelin ‘Hürriyet’in ‘rahatsızlık’ diye sunduğu şu başlıklara biraz daha yakından bakalım..
Kardak meselesi
Genelkurmay Başkanı, 29 Ocak’ta Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile birlikte, Kardak kayalıklarına gitti. Hürriyet onu soruyor.. Sanki plansız yapılan bir gezi gibi sunuluyor.. Oysa öyle değil.. Gezi, bundan tam bir yıl önce, bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından planlandı.. Var mı bu bilgi röportajda?.. Yok tabi.. Bir sene önce planlandı bu gezi.. Neden?.. Çünkü her yıl o tarihte, Yunanistan orada gövde gösterisi yapıyordu..Bu defa Türk askeri, proaktif dış politika uygulayarak, Kardak’a gitti ve herkesin çıplak gözle görebildiği gibi, tüm oyunları bozdu.. Nitekim bu mülakattan bir gün sonra Yunan Savunma Bakanı’nın, genelkurmay başkanımızı tehdit eden o küstah, hadsiz açıklamalarını gördük, değil mi?..
Madalya meselesi
Mesela ABD tarafından, Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde Orgeneral Akar’a takılan, ABD Silahlı Kuvvetler Üstün Liyakat Nişanı Hürriyet’e konu edilmiş.. Ama aynı röportajda, Akar öncesinde de pek çok komutanın bu madalyayı aldığına yer verilmemiş..
Dunford ile İncirlik Üssü'nde görüşme
Bu da rahatsızlık kalemi olarak sunulmuş.. Oysa ABD Genelkurmay Başkanı Türkiye’ye son altı ay içinde beş defa ziyarette bulundu. Her ziyarette iki komutan bir araya geldi.. Bunların üçü Ankara’da, ikisi de İncirlik’te gerçekleşti. Bu görüşmelerde yer belirleyen ise Türk Genelkurmay Başkanı idi.
Başörtüsü düzenlemesi
Hürriyet, “karargahın görüşü alınmadı” eklemesi yaparak, sorduğu soruya alınan yanıtı şekillendirmiş.. Zaten “Karargâh Rahatsız” başlığı da özünde buradan çıkmış gibi görünüyor.. Hürriyet’in ısrarla; “Biz sorular sorduk, Genelkurmay da yanıtladı” demesinin sebebi de bu zaten.. Sağlık bakanına eğitim politikası sorduğunda alacağın türden bir yanıt almışsın.. Ama bunu, operasyona dönüştürmüşsün.. Bütün mesele bu.. Genelkurmay’ın, “Bu sorunun muhatabı biz değiliz” cevabı, Hürriyet’in elinde, “Bize sormadılar”a dönmüş durumda.. Bunu Genelkurmay'ın bir tür “rahatsızlık” gibi değil, kanuni bir durumun hatırlatması gibi yansıtması gerekirken, 28 Şubatçı refleksle “Genelkurmay'ın ışıkları sabaha kadar yandı”ya çevirmişler.. Ama millet yemedi elbette.. Fakat ben en çok, Genelkurmay, “Ne yaptınız siz?” diye Hürriyet’i aradığında, Sedat Ergin’in ne yanıt verdiğini merak ediyorum..
Taziye, başsağlığı mesajları
Akit Gazetesi’nin bile yalanladığı ‘taziye’ telefonu sorulmuş Genelkurmay’a.. Genelkurmay da anlaşılan o ki, diğer taziye telefonlarıyla yanıt vermiş Hürriyet’e.. Habere iki isim yazılmış.. Tarık Akan ve Mehmet Türker.. Ama benim bildiğim son zamanlarda kaybettiğimiz Zeki Alasya’dan, Neşet Ertaş’a hatta Mustafa Koç’a kadar pek çok önemli ismin vefatının ardından TSK taziye bildirmişti.. Rahmetli Hasan Karakaya’nın adını bile geçmediği bir ortamda, ısrarla Genelkurmay'ı bu tartışmaya sürüklemenin ne anlamı olduğunu merak ediyorum.. Akit bile yalanlamışken kendi haberini..