Bir milletin geleceği geçmişinden kesilir! (Kemal Tahir)
Takvim 1990 yılını gösterdiğinde Türkiye kaynıyordu. Koalisyon hükümetleri, faili meçhul cinayetler, siyasete ağırlığını koyan Kürt sorunu...
Turgut Özal'ın vefatından sonra cinayetler, suikastler birbirini kovalamaya başladı. Bunlar öylesine önemliydi ki, bu gün bile etkilerini görüyor, hissediyoruz. Terör iki başlı bir canavardı: bir ucunda PKK diğerindeyse medyanın "İslami terör" diye tanımladığı örgüt ya da örgütler. Prof Dr Muammer Aksoy, Hürriyet Gazetesi genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, Dini konularda araştırmalar yapan Turan Dursun ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski Dekanı Bahriye Üçok birbiri ardına öldürüldü. Bunların hiç biri roketli saldırıya uğrayıp canını güç bela kurtaran iş adamı Jak Kahmi kadar şanslı değildi!
Bütün bu cinayetlerden sonra Türkiye 24 Ocak 1993'de gazeteci yazar, Uğur Mumcu'öldürülmesiyle derinden sarsıldı...Peki,failleri bulunmayan bu cinayetlerin ardında kim vardı? Ne geçmişi ne de faaliyetleri bilinen sözde İslami terör örgütleri nereden çıkmıştı? Kim yönetiyordu? Arkalarında kim vardı? Bunların cevabı bilinmiyordu tabi!
Cunhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünden iki ay önce, 17 Şubat 1993'de, bir askeri uçak ülke gündemini darmadağın etmişti. Bu kez ölen Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'ti! Eşref Paşa öyle sıradan bir asker değildi. ABD'nin Çekiç Gücüne "Go Home Yankee!" demişti. "İncirlik'ten kalkan ABD uçakları PKK'ya yardım taşıyor", diye bağırmıştı uluorta ve bir çok kişi gibi kem küm etmeksizin. Söylentiye bakılırsa ABD Büyükelçiliği, Eşref Paşa'yı bir kaç kez hükümete şikayet etmişti. Ölümünden iki ay önce, Irak'ın Selahattin kentine doğru uçan helikopterine Çekiç Güç'e bağlı ABD savaş uçakları taciz uçuşunda bulunmuş, Eşref Bitlis'in helikopteri inişe zorlanmıştı!Bu konuda Korgeneral Necati Özgen'in söyledikleri çok önemlidir:
"Eşref Paşamla birlikte Şırnak'tan helikoptere bindik...Zaho'yu geçtik, ABD'nin F-15 uçağı bizi 30-40 metre yakınımızdan taciz etti. Helikopter sallanmaya başladı. Nehrin üzerine kadar indik, helikopter hala sallanıyordu. Eşref Paşa çok kızdı. Bunu ileride bir daha yaptılar. Helikopterde kimlerin olduğunu biliyorlardı. Amaçları bizi korkutmak mıydı, düşürmek mi, anlayamadık. Selahattin kentine yaklaşınca gene taciz ettiler..Daha sonra, bir Skorsky helikopterimizi düşürdüler aynı yöntemle ve astsubaylarımız öldü. Galiba 1996 yılıydı..."
Eşref Bitlis'in komutanlığı döneminde, basında adı uyuşturucu kaçakcılığı ve yargısız infazlarla anılan JİTEM'e karşı oluşu sık sık yer buldu.. Paşa, Kürt sorununun sert askeri yöntemlerle çözülebileceğine inanmıyordu; JİTEM'inse biran önce kapatılması gerektiğini sık sık dile getiriyordu!
Ortalık kan,toz ve duman; iktidarda Süleymen Demirel başbakanlığında DYP-SHP hükümeti var. Başımız salt terörle değil tepetaklak giden ekonomi ve enflasyonla da dertteydi. Demirel hayat pahallılığı yüzde 70'lere dayandığında, "Türkiye'ye trilyonu ben getirdim, şimdi de katrilyonu hediye ediyorum." diyerek milletin bu rakkamları telaffuz etmesini sağlamıştı!!
(Yarın: Demirel beğenmediği Çankaya'ya koşar adaım çıkar!)
(Kaynak: Son Darbe28 ŞubatMehmet Ali Birand)